Ömer Faruk Gergerlioğlu T24
Mısır'da Arap baharı
sonucu uzun yıllardır kimsenin tahmin etmediği bir durum hasıl oldu ve
İhvan bu karışıklıktan iktidara gelerek çıktı. Türkiye'de ise Hizbullah
hareketinden gelen akım bölgede beklenen çıkışını yaptı ve Hüda-Par adıyla
partileşti. Partinin yeni ismi eski ismin yeni versiyonudur.
Toplum üzerinde
projeleri olanların ne kadar zor şartlar olsa da bir gün istediklerine
nail olabileceği ihtimal dairesinde düşünülmelidir. İktidara geldikleri zaman
nasıl bir toplum oluşturmak istediklerini, kendileri ile pek ilişkili olmayan
kesimler üzerinde nasıl bir politika izleyeceklerini netleştirmelidirler. Sıkı
bir muhalefet bazen iktidara gelince neler üretebileceğini hesaba katmaz.Ancak
tarih boyunca yaşananlar gösterirki en güçsüz ve dışlanan gruplar bile iktidara
zamanla sahip olabilmiştir.
Mısır'da Arap uyanışı
başladığında İhvan çok hazırlıklı değildi. Gösterilere bir hafta
sonra katılma kararı aldığını resmi olarak ilan eden bir ihvan vardı Mısırda.
Arap sokağındaki siyasi gelişmeleri çok yakından takip edemediği belli olan
İhvan bu yeni kalkışmanın gücünü ve isteğini iyi tahlil edemedi. Facebook
üzerinden örgütlenen, ve köhnemiş düzene genç bir darbe vurmak isteyen
farklı kimliklerdeki toplulukların istekleri, yıllardır
kurumsallaşmış islami bir kurum tarafından çok iyi okunamadı. Mısır'da islami
gelişmeler ve kurumsallaşma çok köklü idi ancak ihvan'ın demokrasi tecrübesi
yoktu. Türkiyedeki 1980 öncesi islamcılığı iyi anlamak için Salih El
Verdaninin "Mısırda islami akımlar" kitabını okumanız çok aydınlatıcı
olurken, bunun Mısır için olanı demokrasi anlayışının gelişimini
anlama açısından Türkiye MSP geleneğini okuyarak yapılmalıdır. Mısır
islamcılıkta taklit edilen bir ülke olmuşken siyaset ve demokratik gelenek
alanında İhvan'ın Türkiye örneğini iyi tetkik etmesi gerekiyordu. Türkiye'de
islamcılar uzun yıllar boyunca mücadele etmiş ve sonra demokratik
yöntemlerle bir parti kurarak çeşitli deneyimler yaşamıştı. Dışlanan,
ötekilenen islamcılar tek suçlunun despot anlayışlar olmadığını, kendi
içlerindeki başkasının mağduriyetini ve hak talebini görmezden gelen anlayışın
da problemli olduğunu yıllar sonra gördüler. Tüm toplum kesimlerine adalet vaad
eden ve belediyecilik tecrübesinden gelerek toplumdaki farklılıkları tanıyan
islamcılar Ak Parti ile yollarını devam ettirme konusunda radikal bir karar
verdiler. Ak Parti o zamanlar bu kararıyla siyaseti ve toplumu iyi okuduğunu
gösteriyordu. Bu kararın uzun yıllar boyunca islamcı olmayan bir topluluktan da
destek aldığını % 50 yi bulan oy oranları ile gördük.
Mısır'da ise olaylar
sırasında siyaset bilim anlayışı ve çoğulculuk anlayışını iyi tetkik edemediği
belli olan İhvan, adil uygulamaları ve başarısıyla kendini ispat etmeden önce
iktidardaki durumunu sağlamlaştırma yönelişinde bulundu. Demokrasi
tecrübesini iyi yaşamadığı zaten tahmin edilen İhvan ve Mursi bu adımıyla
büyük tepki aldı. Özgürlüğün tadını almış ve yeni bir baskıcılıktan korkanlar
büyük reaksiyon gösterdiler. Mursi yeni devrim yapılmış bir ülkede
seçimlerde zorlanarak aldığı bir iktidar ile tek güç olabileceğini vehmetmemeliydi.
Bu, en başta islamın adil anlayışına terstir. Zira müşavere ve adil yargıya
saygı her zaman ve herkes için ön planda olmalıdır.
Türkiye'de de yerel
seçimlerde başarı sağlama ihtimali yüksek olan ve hatta zamanla batı illerinde
bile önemli bir güç haline helebilecek bir parti Hüda-Par adıyla var
artık, 1990 yıllarındaki kötü sicilinden sıkıntı duyan ve derin devletin
yeni bir manipulasyonuna düşmemeye dikkat eden yeni bir hareket var artık.
Geçmişte 1990'lardaki şiddet döneminde islami camianın uyarılarına rağmen
yaptığı eylemlerinin kendisini geriye götürdüğünün farkında olan hareket,
sonraları anlayış değiştirdi ve bir üyelerinin geçtiğimiz senelerde
Hakkari'de PKK tarafından öldürülmesi karşısında bile karşılık vermemeyi
tercih etti. Açlık grevleri sırasında Kürt sokağını incitmemeye çalışan
bir dil kullanan hareket, partileşme sonrası Kürt sorunu konusunda yeni
bir ses ve alternatif olacağa benziyor.
Yaşadığı coğrafyayı
tahlil etmeye çalışan bu hareketin handikapı yine Mısır'da ihvan'ın
karşılaştığı problemdir. Demokratik yöntemleri reddeden bir anlayıştan
evrilerek önce dernekleşen sonra partileşen bu akım demokratik mücadelede
demokrasiyi , başkalarının haklarını ne derecede cevaplayabilecektir? Yerel
seçimler ve ister istemez çok düşünmese de genel seçimlere de yöneleceği
tahmin edilen bu hareket, başarılı olmak için mozaik bir
toplumda yaşadığını unutmamalıdır. Toplumun yönetimine talip olanların
toplumdaki farklı kimlikleri, anlayışları bilmesi, tahakkümden uzak durması
ve adaletli uygulamaların ancak kendisine puan kazandırabileceğini
unutmaması gerekir. Bu coğrafyanın en politize olmuş bölgesini kendinize eksen
alarak siyaset üretmeye çalışacaksanız siyaset bilimi alanında geride değil en
ileride olmanız gerekir. Sorunların varlığı ve farklı dini kimliklerin olduğu
bir bölgede içselleştirilmiş ve güven veren bir demokratik mücadele yapmanız
gerekir. Bölgede çok etkin taban faaliyeti yapan ve bunun tecrübesini batıda da
yaşayabilecek bir hareket, gücünü önceki gibi tarümar etmek istemiyorsa
çok daha geniş bir perspektifle sahada olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder