Veysi SARISÖZEN 27.04.2011
"Batman, Dersim, Adıyaman, Diyarbakır, Bingöl, Antep, Şırnak, Siirt, Silopi, Kızıltepe, Nusaybin, İdil, Cizre, Van, Doğubayazıt, Bulanık, Varto, Malazgirt, Dersim, Adana, Mersin, İzmir, Manisa ve Iğdır'da kurulan "Demokratik Çözüm Çadırları" gece yarısı saat 02.00'da eşzamanlı olarak yüzlerce polis tarafından basıldı."
Basılan yerler, Batıda sık sık duyduğunuz "örgüt evleri" değil. Korunmasız, derme çatma çadırlar. Binlerce polis bu çadırları defalarca basmaya kalkıştı. Kimisini "zaptetti". Kimisini ele geçiremedi. Sonunda geçtiğimiz gece, saat 02.00'da, haberden öğrendiğimize göre 24 ilde, eş zamanlı "müthiş" bir operasyonla AKP'nin polisi çadırları "ele geçirdi".
***
AKP'yi tebrik ediyoruz. Dağlardaki "üsleri" ele geçiremeyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu "Çadırönü savaşı"nda elde ettiği "zaferi" avuçlarımız patlayıncaya kadar alkışlıyoruz. Sesimiz kısılıncaya kadar bu "tarihi çadırönü meydan muharebesinin" baş komutanı Bay Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için bin kere, on bin kere ve milyon kere "yaşa Varol" diyoruz. Ve kazanılan her meydan muharebesinden sonra adet olduğu üzere, zatı şahanelerine "Çadırönü Meydan Muharebesi Zafer, Şeref, Haysiyet, İffet, Ahlak, İman, İz'an, Kahramanlık, Cengaverlik, Gözüpeklik, Amansızlık madalyası" verilmesi için Reis-i Cumhur Hazretlerinin Meclis-i Mebusan'a bir layiha takdimini teklif ve arz ediyoruz.
Rivayet ediliyor ki, Çadırönü Meydan Savaşı'nın vuku bulduğu cephelerden, "Şark Cephesi Komutanı" Erdoğan, kazandığı zaferin akabinde, çizmelerinin tozuyla telgraf başına geçmiş, kendi "mübarek" parmaklarıyla manipleyi tıklatarak, Çankaya'da oturan Reis-i Cumhur Hazretlerine şu teli çekmiş: "Düşman İnönü, pardon Çadırönü'nde bütün ağırlıklarını, molotoflarını, taşlarını, havai fişeklerini terk ederek, cepheyi üstün kuvvetlerimize terk etmiş bulunuyor"... Bu teli alan zatın da şu yanıtı verdiği duyuruluyor: "Sen memleketi işgal eden müstevli Kürt kuvvetlerine karşı kazandığın bu zaferle, Türk'ün makus talihini yendin, bundan böyle senin adın Recep Tayyip Erdoğan olmasın, Recep İsmet Çadırönü olsun"... Telgrafın altında da Mustafa Kemal Gül imzası olduğu aynı rivayette kaydediliyor.
***
Hükümet ne yapmak istiyor?
Çözüm çadırlarına binlerce polis, zırhlı araç, akrep, özel harekat birlikleriyle yapılan bu baskınlar, "Kamu güvenliğini tesis" amacıyla yapılmış.
Birincisi, çözüm çadırlarına karşı her hangi bir polis saldırısı olmadıkça, bu çadırların etrafındaki kitle, halay çekiyor, çadırlarda Kürt sorunuyla ilgili paneller düzenliyor, film seyrediyor ve çadırların etrafında güvenlik amacıyla dolaşan gençler de hiçbir şekilde hiçbir yere saldırmıyor. Polis yaklaşmadıkça, çadırlarda "kamu güvenliği" tastamam ve eksiksiz zaten sağlanıyor.
İkincisi, "kamu güvenliğini" tehdit söz konusu olsaydı, kamu güvenliğini "tehdit" edenlerin gidip bir alana "çadır" kurması, gülünç bir "önlem" olurdu. Anlaşılan AKP hükümeti "çadır" denilen şeyi, betonarme bunker ya da "Diyarbakır kalesi" filan sanıyor. Çözüm çadırlarında kamu güvenliği nasıl tehdit ediliyor? Bu "kamu güvenliği" sakın AKP'nin "zorla seçim kazanma" kampanyasının güvenliği olmasın...
Sonuçta "çözüm çadırları" Kürt sorununda dört acil ve on temel talebin dile getirildiği mekanlar. AKP zorbalıkla bu taleplerin kitlelere mal edilmesini önlüyor.
Önlüyor, ama, bu tehlikeli bir oyun haline gelmiştir artık. Aynı anda, gece yarıları Bölge'deki ve bu arada Mersin'deki, İzmir'deki, Manisa ve Adana'daki bütün polis gücünü seferber ederek Kürt halkının üzerine yürümenin sonuçları tahminlerin fevkinde çok ağır olabilir.
Kürt halkı, bilinmeli ki, bu "sivil itaatsizlik" eylemleriyle, öyle "aşırı" bir iş yapmıyor. Tam tersine, halk ve Kürt Özgürlük Hareketi, devlet iktidarını sınıyor; "seçimlerden sonra gerçekten bir çözüm olasılığı var mı, barış ve çözüm reel bir imkan mı, acaba silahlı mücadeleden, silahsız mücadeleye geçmenin koşulları olgunlaştı mı?" İşte AKP, bu saldırılarla halkın sınavında sınıfta çakıyor.
Geçtiğimiz gece olanlar gösteriyor ki, seçimlerden sonra barış ve çözüm beklemenin anlamı yok. Barış ve çözüm, halkın direnişini bekliyor.
Muhtemelen "çözüm çadırları" yeniden kurulacak. Ortalık yaz ve önümüz seçim olduğuna göre, BDP'nin her il, ilçe ve belde örgütü önü birer "Çadır Mahalli"ne dönüşecek. Ve bakalım AKP, BDP'nin "Çözüm ve Seçim Çadırlarına" karşı nasıl bir "Meydan Muharebesi" planlayacak?
Bildiğiniz gibi resmi tarihin yazdığı İnönü Zaferleri birer mübalağa trajedisi olmuştu. AKP'nin "Seçimönü" zaferleri ise birer "trajik komedi"ye dönüştü. AKP şimdiden kaybetti.
http://www.ozgur-gundem.com/index.php?module=nuce&action=haber_detay&haberID=10324&haberBaslik=Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Birinci Çadırönü Zaferi'&categoryName=&authorName= &categoryID=&authorID=
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder