Özfatura'dan Arınç'a:
AKP şablonuna uygun bir tip değilsiniz
Burhan Özfatura'dan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a zehir zemberek
mektup:
Hepimiz görüyoruz ki; mutlu değilsiniz. Yüzünüz gülmüyor. İnanıyorum ki; bu
tabloyu tasvip etmiyorsunuz. Vicdanınız kanıyor. Hatta zaman zaman,
vicdanınızın sesi baskın çıkıyor, güzel şeyler söylüyor, tenkit yapıyorsunuz.
Ama hemen, geri adım atıyorsunuz.
Siz, AKP şablonuna uygun bir tip değilsiniz
Radikal 04.04.2015
Eski İzmir Büyükşehir
Belediyesi Başkanı ve muhafazakar kesimin önde gelen isimlerinden Burhan
Özfatura, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a hitaben açık mektup yayınladı.
Özfatura mekdubunda, "Hepimiz görüyoruz ki; mutlu değilsiniz.
Yüzünüz gülmüyor. İnanıyorum ki; bu tabloyu tasvip etmiyorsunuz. Vicdanınız
kanıyor. Hatta zaman zaman, vicdanınızın sesi baskın çıkıyor, güzel şeyler
söylüyor, tenkit yapıyorsunuz. Ama hemen, geri adım atıyorsunuz. Siz, AKP şablonuna
uygun bir tip değilsiniz" dedi.
Bir dönem ANAP, bir dönem
de DYP'den İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Burhan Özfatura, basın
kurumlarına 'Kardeşim Bülent Arınç' diye başlayan açık mektubu gönderdi. Kendi
kişisel blogunda da mektubu yayınlayan Özfatura, son zamanlarda çıkışlarıyla Ak Parti içinde
gündem yaratan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'e seslendi. Geçmişte İzmir
Defterdarlığı da yapan, muhafazakar kesimin önemli isimlerinden Özfatura, açık
mektubunda şunları söyledi,
"Kardeşim, Bülent
Arınç…
Sana, bu açık mektubu yazmak
için, çok uzun süre düşündüm. Hep geciktirdim. Zira seni kırmaktan ve üzmekten
çekindim. Seni çok sevdiğimi, sen de iyi bilirsin. Kırk yıla yakın, bir
tanışıklığımız, dostluğumuz ve sevgimiz bulunmaktadır. Kaldı ki; sana minnet
borcum da vardır. 1976'da, Defterdarlık görevinden aldıklarında; (güya burnumu
sürtmek için) benden nefret eden bir tipe, hakkımda tahkikat yaptırmışlar. 31
adet suç icat etmişlerdi. Davalar, en yakın il olarak, Manisa'da görüldü. Ve
sen, (bir kuruş bile talep etmeden) savunmamı üstlendin. Tümünde de beraat
kararı çıkarttın. Bu iyiliğini, ölene kadar, unutmam mümkün değildir. Bu kırk
yıl içinde; senin, ne kadar hassas, dürüst, mütevazi, ihlaslı, bilgili,
haramdan korkan bir kişiliğe sahip olduğunu; yakından gördüm. Hiçbir görev, seni
şımartmadı. Çıkarcı yapmadı. İşte bu yüzden; yıllardır AKP'nin ürettiği,
rüşvet, yolsuzluk, yalan, iftira, baskı, zulüm, kıyım, torpil ve kayırma-yandaş
olmayanı dışlama, israf, saltanat, hukuksuzluk, anti-demokratik düzen
bataklığında olmana çok üzülüyorum."
Özfatura mektubuna
defterdarlığından gelen alışkanlıkla maddeler halinde şöyle devam etti:
"1) Bunun, vefa
gerekçesi ile izahı, mümkün olamaz. Zira, senin kimseye (başta Cumhurbaşkanı,
Başbakan ve Abdullah Gül olmak üzere) böyle bir borcun olamaz. Aksine; senin
desteğinle bir yerlere gelenlerin, sana vefa borcu vardır.
2) Yine, "bu kötü
gidişe, çöküşe engel olmak için, kaldım" da diyemezsin. Zira, AKP'de
(kimseye önem vermeyen, istişare yapmaya tenezzül etmeyen, çevresinin
dalkavuklarla çevrilmesinden (hatta şirke giren tavır ve sözler
sergilemesinden) rahatsız olmayan, herkesi konu mankeni gibi gören, hukuk
düzenini ve demokrasiyi hiçe sayan, ülkeyi kendi şirketi gibi yürütmeyi arzu
eden) tek bir otorite mevcuttur. Bu otorite; bugüne kadar, sen dahil-kimseye
söz hakkı ve inisiyatif tanımış mıdır? Bundan sonra da tanıması mümkün müdür?
Kaldı ki, her fırsatta, senin karizmanı çizme gayreti yok mudur?
3) Eminim ki, mevcut
tablo, seni de çok üzüyordur;
a) Hani, yokluklarla,
yasaklarla, yolsuzluklarla, mücadele edilecekti? Şu anda, hepsi zirve yaptı.
b) Hani, bir 'dava'
edebiyatı vardı. İnancımıza hizmet edilecekti?
Şu an; toplum tam anlamı
ile dejenere oldu. Milli ve manevi değerlerimiz yozlaştırıldı. Fuhuş, kumar,
alkol, kaçakçılık, sapıklık, uyuşturucu, rüşvet, torpil, yolsuzluklar, zulüm,
kıyım, iftira, baskı, kul hakkına tecavüz, kamu malına el uzatma, haramzadelik,
lüks, israf, saltanat, görgüsüzlük, gasp, hırsızlıklar, cinayetler, kadına
şiddet vb. zirve yaptı.
Anketlere göre; AKP
iktidara geldiğinde, beş vakit namaz kılanların oranı %40 idi. Şimdi %18'e
indi. Bunda en büyük vebal, partinize aittir. (İmam hatip öğrencileri arasında,
bu oran, maalesef %13'dür.)
Kula kul olmak
yaygınlaştı. ABD'nin projesi, 'Ilımlı
İslam' gerçekleştirildi.
Ve Diyanet susturuldu. Suç ortağı haline getirildi.
c) Hani, 'Tek Vatan, Tek
Bayrak, Tek Dil' deniliyordu? Hani;
'teröristle masaya oturan şerefsizdi'?
Peki, niçin ülkenin büyük
bölümü, terör örgütüne teslim edildi? Niçin, her türlü taviz verildi? Niçin,
KCK ve PKKoperasyonları
durduruldu? Niçin, İmralı'daki cani, bu kadar parlatıldı?
d) Nedir bu, gurur, kibir,
enaniyet, dünya hırsı? Nerede, hukuk düzeni,
demokrasi, fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetleri, kul hakkına saygı,
can, mal ve namus güvenlikleri?
Ülkede; bozulmadık,
dejenere edilmedik, işgal edilmedik bir kurum kaldı mı? Halk, niçin sizlerden,
bu kadar nefret etmektedir?
O; büyük, zor ve dehşetli 'hesap gününde', havuz medyası, mal,
mülk ve dalkavukların bir işe yaraması mümkün müdür?
Sevgili kardeşim; dün
geçti, yarın meçhul. Tek imkân, bugünü değerlendirmektir. Bu açıdan, '7 Haziran
sonrası' filan demeyin. Kendinizi, bir an önce, bu günah çukurundan kurtarın.
Daha fazla suç ortaklığı etmeyin. Suçluları ve suçları savunmayın. Bu zulüm
düzenine destek olmayın. Aksine; halkın uyanması için, gayret edin. Gerçekleri
anlatın.
Hepimiz görüyoruz ki;
mutlu değilsiniz. Yüzünüz gülmüyor. İnanıyorum ki; bu tabloyu tasvip
etmiyorsunuz. Vicdanınız kanıyor. Hatta zaman zaman, vicdanınızın sesi baskın
çıkıyor, güzel şeyler söylüyor, tenkit yapıyorsunuz. Ama hemen, geri adım
atıyorsunuz.
Siz, AKP şablonuna uygun
bir tip değilsiniz. 'Haram-helal ver Allahım. Kulun doymaz yer Allahım'
diyemezsiniz.
Kurtulun bu vebalden. Size
yakışanı yapın. Aslınıza dönün. Ebedi hayatınızı daha fazla, riske atmayın.
Kırın zincirlerinizi.
Sevgilerimle…" (dha)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder