Ali Bulaç:
AKP rehin alındı, partililer freni patlak kamyonun nerede ve neye çarparak
duracağı zamanı bekliyor.
'Türkiye
bölgesel ve küresel düzeyde daha büyük bir felakete sürükleniyor'
Ali Bulaç 20.12.2014 Zaman/T24
İslamcı
yazar Ali Bulaç, "Fethullah Gülen cemaatinin yurtdışı güç
adına hükümeti devirmek üzere harekete geçtiğine veya insanların mahrem
dünyalarını dinleyip kayda aldığına ikna olmadığını" açıkladı. Bulaç “İkna
olmuş değilim, çünkü bunca gürültüye rağmen hükümet tarafı bu konuda bizi ikna
edecek ciddi bir kanıt, belge, bilgi koyamadı" görüşünü dile getirdi.
AKP'nin cemaate karşı Ergenekon ve KCK ile ittifak kurduğunu ve"rehin
alındığını" öne süren Bulaç, AK Partililer (...)
konjonktürün çizdiği yol haritasına bakarak seslerini çıkarmıyorlar, freni
patlamış kamyonun nerede ve neye çarparak duracağı zamanı bekliyorlar"
ifadesini kullandı.
Cemaate
karşı suçlamalar için "Eğer bu iddialar kanıtlanırsa bir saat durmam
giderim" diyen Ali Bulaç, bu görüşleri Zaman gazetesindeki köşesinde dile
getirdi. Bulaç'ın "Olup biteni nasıl anlamalı?" başlığıyla yayımlanan
(20 Aralık 2014) yazısı şöyle:
Olup biteni nasıl anlamalı?
“17/25
Aralık rüşvet ve yolsuzluk” operasyonlarından sonra Sayın Cumhurbaşkanı
R.Tayyip Erdoğan’ın başını çektiği kanat, Hizmet hareketine yönelik olarak iki
ana suçlama yöneltmektedir: a) Hizmet’in “yurtdışı güçler adına –ki bunlar ABD
ve İsrail’dir- hükümeti devirmek üzere bir kumpasın içine girmesi; b) “Yatak
odalarına kadar girip dinlemeleri”.
Bu
satırların yazarı bu köşede ve TV ekranlarında ilk günden açıkladı: Eğer bu iki
suçlama kanıtlanacak olursa “1 saat durmam”, giderim. Aradan bir sene geçti,
ben hâlâ Hizmet’in yurtdışı güç adına hükümeti devirmek üzere harekete
geçtiğine veya insanların mahrem dünyalarını dinleyip kayda aldığına ikna olmuş
değilim. “İkna olmuş” değilim çünkü bunca gürültüye rağmen hükümet tarafı bu
konuda bizi ikna edecek ciddi bir kanıt, belge, bilgi koyamadı.
Tabii
ki sadece ben değil kimse ikna olmadı. Ne içeride, ne dışarıda! Mesela Avrupa
Parlamentosu’ndaki Hıristiyan Demokratlar gölge Türkiye Raportörü Renata
Sommer, Türkiye’de hükümete karşı “darbe iddiası”nı saçma bulduğunu söylüyor.
Sommer’e göre iddiaları kanıtlayacak belge yok! Tutuklu olan polislere şimdiye
kadar casuslukla ilgili tek soru sorulmuş değil. “Yasa dışı dinlemeler”le
ilgili ise şüpheliler iki argümanın altını çiziyorlar: “Dinlemelerin tamamı
yasal, dinlemelerden amirlerimizin ve üst makamların haberi var!”
AK
Partililerin kahir ekseriyeti de bu iddialara inanmıyor, ancak konjonktürün
çizdiği yol haritasına bakarak seslerini çıkarmıyorlar, freni patlamış kamyonun
nerede ve neye çarparak duracağı zamanı bekliyorlar.
40
yıllık çalışması olan Hizmet hareketinin kamuda tabii ki sempatizanı var.
2002’de AK Parti iktidar olunca hem personel açığını kapatmak, hem beklenen
darbe teşebbüslerini savmak üzere Hizmet’in elemanlarından istifade etti.
Birkaç darbe teşebbüsü ortaya çıkarıldı. Arada usulle ilgili hukuk ihlalleri
olduysa da –ki elbette bunlar küçümsenemez- esasta darbe teşebbüsleri
olmadığını söylemek, bu ülkede hiç askeri darbe olmadığını, binlerce faili
meçhul işlenmediğini, suikastlarla ülkenin sarsılmadığını, TSK içinde
yuvalanmış cuntacıların olmadığını, üstelik iktidar olan AK Parti’yi bu
kesimlerin büyük bir sevinç ve bayram havasıyla karşıladıklarını söylemek
demektir ki, buna çocuklar güler. Hayır bu ülkede darbeler yapıldı, Meclis
dağıtıldı, anayasa rafa kaldırıldı ve yüz binlerce insan acı çekti. AK Parti’ye
karşı bir kere daha darbe yapılacaktı. Hiç kimse “milli orduya kumpas kurmadı”,
sadece sivil siyaset üzerinde vesayet kuran, darbe planlayan odaklara karşı
tedbirler alındı. Eğer süreç sonuçlanabilseydi Türkiye, bir hukuk devleti
olabilir, Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere her toplumsal kesim
rahatlayabilirdi.
Süreci
akamete uğratan iki önemli gelişme yaşandı: Biri 2011’de “Yeni Osmanlıcılık
ideolojisi”yle Suriye’de rejimi devirip Ortadoğu üzerinde hakimiyet kurmaya
kalkışmak –ki bu İslamcılıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan İttihatçı bir
zihniyetin dış politikaya hakim olmasıydı, bir maceraydı ve maliyeti çok
pahalıydı-; diğeri bir türlü yanlışlığı kabul edilmeyen havuz sisteminin patlak
vermesi ile artık ayyuka çıkmış rüşvet ve yolsuzlukların operasyonlara konu
olması.
Ben
başından beri söz konusu operasyonların NATO merkezli olduğunu düşünüyorum.
Hükümette bunu yakinen bilenler var, Hizmet bir mastara olarak kullanılıyor.
Bir yandan operasyonları yapanlara şu mesaj veriliyor: “Eğer bize zarar verecek
olursanız yeri göğü birbirine katarız, şehri yakar öyle teslim oluruz, bakın
yapıyoruz da!” Diğer yandan yalnız kalan AK Parti, kurtuluşu Ergenekoncularla
işbirliğinde ve Öcalan’la KCK’ya sırtını vermekte buluyor. Bu iki kesim de
desteği “Hizmet’i Erdoğan’ın bitirmesi” karşılığında veriyorlar. Böylelikle
maalesef AK Parti ile Ergenekoncular ve KCK arasında ittifak kurulmuş
vaziyette, asıl Hizmet’ten intikam almaya kalkışan Ergenekoncular ve KCK’dır.
AK Parti rehin alınmış durumda. Cemaat’e darbe vurulursa, sıra AK Parti’ye ve
diğer cemaatlere gelecektir. İnanmayanlar, yayınlarını dikkatle takip etsin,
görürler.
Fakat
içine girdiğimiz yeni süreç Türkiye’yi bölgesel ve küresel düzeyde daha büyük
bir felakete sürüklüyor. Pazartesi bu konuyu ele almaya çalışacağım.
Zaman
T24
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder