'Bakanın hâkimler ve
savcılar hakkında tek başına başlattığı işlemler yok hükmünde'
T24
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 3. Dairesi, “Adalet Bakanı’nın,
Daire’nin bir teklifi olmadan hâkim ve savcılar hakkında herhangi bir
araştırma, inceleme ya da soruşturma başlatma yetkisi kesinlikle
bulunmamaktadır” görüşünü dile getirdi. Karar gerekçesinde, aynı zamanda HSYK
Başkanı olan Adalet Bakanı’nın tek başına yaptığı bu işlemleri “hukuk aleminde
vücut bulmadığı ve yok hükmünde sayılarak işlemden kaldırılması gerektiği”
vurgulandı.
17-25 Aralık süreci sonrasında hükümetin HSYK Kanunu’nda yaptığı bazı
değişiklikleri iptal eden Anayasa Mahkemesi, gerekçesinde hâkim ve savcılar
hakkında inceleme ve soruşturma kararlarının kurulun ilgili dairesince teklif
edilmesi gerektiğine işaret etmişti. Gerekçede, Anayasa uyarınca, HSYK Başkanı
olan Adalet Bakanı’nın 3. Daire’nin teklif etmediği inceleme-soruşturma
konularında son sözü söyleme yetkisinin olmadığı belirtilmişti.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise, kendisi hakkında “yargıya
müdahale ettiği” iddiasıyla tutanak da tutan eski İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin
Baş hakkında kurul teklif etmediği halde inceleme izni vererek
müfettiş görevlendirmişti. Kurul ise müfettiş raporunu, “bakanın verdiği
inceleme izni yok hükmünde” gerekçesiyle işleme almamıştı.
HSYK 3. Daire, söz konusu kararına ilişkin gerekçesini açıkladı. Gerekçede,
“Adalet Bakanı’nın 3. Daire’nin bir teklifi olmadan hâkim ve savcılar hakkında
herhangi bir araştırma, inceleme ya da soruşturma başlatma yetkisi kesinlikle
bulunmamaktadır. Diğer taraftan, Adalet Bakanı’nın 3. Daire’nin vermiş olduğu
bir inceleme kararını soruşturmaya dönüştürmesi veya muhakkik eliyle inceleme
yapılması yönündeki kararını müfettiş marifetiyle yapılması şeklinde
değiştirmesi de kesinlikli olanaklı değildir” denildi.
Kurul müfettişlerinin de “HSYK 3. Dairesi’nin izin vermediği konularda
bakan talimatıyla hâkim ve savcılar hakkında rapor hazırlayıp, inceleme yapması
da anayasaya aykırı olarak” değerlendirildi. Gerekçede, “HSYK idari bir kurul
olmasına karşın nevi şahsına münhasır özellikler taşımaktadır ve merkezi idare
ve kurulu temsil ve yönetim yetkisi verilen Adalet Bakanı ile ilişkisinde
sınırlar ve çerçeve belirlenmiştir. Bu bağlamda Kurul Başkanı’yla Teftiş Kurulu
arasında koordinasyon ve verimli çalışmayı hedefleyen gözetim ilişkisi mevcut
olabilir, ancak onun Teftiş Kurulu’na emir vermesini de kapsayan hiyerarşik bir
ilişkiden söz edilemez. Teftiş Kurulu, kurul adına görev yapar ve ona karşı
sorumludur” ifadesine yer verildi.
Kurulun bu kararı, hakkında HSYK 3. Dairesi’nin teklif etmediği konularda
müfettişlerce haklarında inceleme veya soruşturma yapılan hâkim ve savcıların
durumunu etkileyecek. Dairenin inceleme izni vermediği hususlarda inceleme ve
soruşturma geçiren hâkim ve savcılar, duruma kurul kararını emsal göstererek
savunma vermeyebilecek.
HSYK 3. Daire kararının gerekçesinin tam metni
15. 02. 2014 tarih ve 6524 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun”la birlikte HSYK’nın yapısı ve işleyişiyle ilgili birtakım
değişiklikler yapılmıştır. 6524 sayılı Kanunun çeşitli hükümlerinin iptali için
yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi (AYM), 10. 04. 2014 tarih, 201457 E
ve 201481 K sayılı kararı ile 6524 sayılı kararı ile 6524 sayılı kanunun pek
çok maddesiyle ilgili iptal kararı vermiş, bazı maddelerinin yürütülmesini
durdurmuş, bazı maddelerin nasıl anlaşılması ve uygulanması gerektiği konusuna
gerekçeli kararında ışık tutmuştur.
6524 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 6087 kanunun ikinci fıkrasının (ç) bendi
şu şekilde değiştirilmiştir:
“ç) ilgili dairenin teklifi üzerine hâkim ve savcılar hakkında denetim,
araştırma, inceleme ve soruşturma yapılması işleri ile inceleme ve soruşturma
yapılmasına yer olmadığına ilişkin işlemlere olur vermek.”
AYM bu bentte yapılan değişikliğin Anayasaya aykırılık sorununu bu bendin
nasıl anlaşılması gerektiği konusuyla birlikte incelemiştir. AYM bu konuya
ilişkin iptal başvurusunu Anayasanın 159. maddesinin dokuzuncu fıkrası
çerçevesinde değerlendirmiştir. Bu fıkrada; “Hakim ve savcıların görevlerini;
kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (hakimler için idari nitelikteki
genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme, görevlerinden dolayı
veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat
ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme
ve soruşturma işlemleri, ilgili dairenin teklifi ve HSYK Başkanının oluru ile
kurul müfettişlerine yaptırılır” hükmü bulunmaktadır. AYM’ye göre, anılan
Anayasa hükmü uyarınca, hakim ve savcılar hakkında araştırma ve gerektiğinde
inceleme ve soruşturma işlemlerinin kurul müfettişlerine yaptırılabilmesi için
ilgili dairenin teklifi ve HSYK Başkanının oluru gerekmektedir. Bu iki koşulun
birlikte gerçekleşmemesi halinde, hakimler ve savcılar hakkında inceleme ve
soruşturma yapılabilmesine olanak bulunmamaktadır.
AYM, dava konusu kuralın, hukuki sonuçları itibariyle , 6524 sayılı
kanunla yapılan değişiklikten önceki kuraldan farklı olmadığını değerlendirerek
kararın ilgili kısmında şu sonuca varmıştır:
“Dava konusu kural, önceki kuraldan farklı ve yeni hukuki bir durum
doğurmadığından, hakim ve savcılar hakkında inceleme ve soruşturma
yapılabilmesi için ilgili dairenin inceleme ve soruşturma yapılması yolunda
teklifte bulunması zorunlu olup, ilgili dairenin bu yönde bir teklifi
olmaksızın Başkan tarafından inceleme ve soruşturma izni verilebilmesi mümkün
bulunmamaktadır.”
AYM vermiş olduğu kararda bu hükmün iptali yoluna gitmemekle birlikte, söz
konusu hükmün nasıl anlaşılması gerektiği konusunda Anayasanın 159. maddesinin
9. fıkrasını dayanak tutarak açıklık getirmiştir. Doktrinde AYM’nin
yorumu ret kararının ve buradaki gerekçenin bağlayıcı olup olmadığı konusunda
farklı görüşler bulunmakla birlikte, yorumlu ret kararının ve buna dayanak
oluşturan gerekçenin yol göstericiliği konusunda herhangi bir itiraz bulunmamaktadır.
AYM’nin HSYK 3. Dairesi ile Adalet Bakanı arasında hakim ve savcıların
inceleme ve soruşturma izinlerine ilişkin yetkilerinin sınırlarını belirleyen
bu açık ve net gerekçeli kararı karşısında, Adalet Bakanının 3. Dairenin bir
teklifi olmadan hakim ve savcılar hakkında herhangi bir araştırma, inceleme ya
da soruşturma başlatma yetkisi kesinlikle bulunmamaktadır. Diğer taraftan,
Adalet Bakanının 3. Dairenin vermiş olduğu bir inceleme kararını soruşturmaya
dönüştürmesi veya muhakkik eliyle inceleme yapılması yönündeki kararını
müfettiş marifetiyle yapılması şeklinde değiştirmesi de kesinlikli olanaklı
değildir.
HSYK. 3 Dairesi ile Adalet Bakanı arasında uygulama sorunlarına neden olan
diğer bir husus ise HSYK Teftiş Kurulunun ve müfettişlerinin kime karşı sorumlu
olarak çalışacağı konusuna kanunun 14. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “iki”
ibaresi “üç”, ikinci fıkrasında yer alan “Üçüncü Daire Başkanının” ibaresi
“Başkanının” üçüncü fıkrasında yer alan “kurula” ibaresi “başkana” , dördüncü
fıkrasının ( C ) bendinde yer alan “kurul” ibaresi “Başkan” şeklinde
değiştirilmişti.
AYM verdiği iptal kararıyla, 6087 sayılı kanunun 14. maddesinin 3.
fıkrasında yer alan; “kurul müfettişleri, görevlerini yerine getirirken Teftiş
Kurulu Başkanına; Teftiş Kurulu Başkanı ise Başkana karşı sorumludur”
hükmündeki “kurula” ibaresinin “Başkana” şeklinde değiştirilmesinde şu
gerekçeye yer verilmiştir;
“Sorumluluk” kavramı bir görevinin gereği gibi yerine getirilip
getirilmediği yönünden bir değerlendirmeyi ve bunun sonucuna göre işlem yapmayı
ifade eder ve bu durum ancak hiyerarşik ilişkilerde söz konusu olabilir. Teftiş
Kurulu ve Kurul Başkanı arasında ise böyle bir hiyerarşik ilişkinin kurulması
Anayasaya göre mümkün bulunmamaktadır ve Anayasaya aykırı olan “Başkana “
ibaresinin iptaline karar verilmiştir.
AYM ayrıca aynı maddenin 4. fıkrasının ( c ) bendinde yer alan “kanun,
tüzük ve yönetmeliklerde gösterilen veya başkan tarafından verilen benzeri
görevleri yapmak” hükmündeki “kurul” ibaresinin “başkan” şeklinde
değiştirilmesinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle “Başkan” ibaresinin
iptaline karar vermiştir. Bu husustaki gerekçe de şöyledir:
Görev verme kavramı altlık üstlük ilişkisini gösteren hiyerarşik
ilişkilerde geçerlidir. Anayasanın 159. madde hükmü gözetildiğinde Başkan ile
Teftiş Kurulu arasında böyle bir hiyerarşik ilişkilerde geçerlidir. Anayasanın
159. madde hükmü gözetildiğinde Başkan ile Teftiş Kurulu arasında böyle bir
hiyerarşik ilişki bulunmamaktadır ve yukarıdaki paragraftaki açıklamalar uyarınca
Kurul Başkanının Teftiş Kurulu kanunda, tüzükte, yönetmelikte
belirtilenlere benzer görevler verebilmesinin Anayasaya aykırı olduğu sonucuna
varılmıştır.
6524 sayılı kanunun 31. maddesiyle 6087 sayılı kanunun 14. maddesinin 2.
Fıkrasındaki “Üçüncü Daire Başkanının” ibaresi “Başkanının” şeklinde
değiştirilmesinin iptali istemiyle yapılan başvuruda ise şu değerlendirme
yapılmıştır:
Kanunun 14. maddesi uyarınca Teftiş Kurulu ve müfettişler mahkemelerin
bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev yapmaktadır; Teftiş
Kurulunun verimli şekilde işlemesi ya da kurum içi koordinasyonun gözetimi
yetkisi verilmesi, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına
görev yapan Teftiş Kurulu ve müfettişlerin bağımsızlık ve tarafsızlıklarına
aykırı bir durum teşkil etmeyecektir. Bu açıklamayla gözetim yetkisinin
çerçevesi belirlenmektedir. Devamla Anayasanın 159. maddesine göre, kurulun
temsil ve yönetimi kurul başkanına aittir. Yönetim kavramı aynı zamanda o kurum
veya kurulun verimli çalışmasını gözetmeyi de içerir. Bununla birlikte
müfettişleri yönlendirme ve denetleme yetkisini kesinlikle içermeyen gözetim
yetkisi bu çerçevede Anayasaya aykırı bulunmamıştır.
6524 sayılı kanunun 33. maddesiyle 6087 sayılı kanunun 16. maddesinin 1
numaralı fıkrasının ( e ) bendinde yer alan “ilgili daire başkanı” ibaresinin
“başkan” şeklinde değişikliğine dair düzenlemenin ele alınmasında ise “kanun,
tüzük ve yönetmeliklerde gösterilen veya başkan tarafından verilen venzeri
görevleri yapmak veya yaptırmak” görevinin yukarıda 14.amddenin 4. Fıkrası ( c
) bendindeki değişiklik hakkındaki açıklamalar doğrultusunda iptaline karar
verilmiştir.
Bu anlamda; Anayasanın 140. maddesinde, hakimlerin “Mahkemelerin
bağımsızlığı ve hakimlik teminatı” esaslarına göre görev yapacakları, hakimler
ve savcılar hakkında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası
verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan
dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten
çıkarılmayı gerektiren suçluluk ve yetersizlik hallerinin “mahkemelerin
bağımsızlığı ve hakimlik teminatı” esaslarına göre kanunla düzenleneceği
belirtilmiştir.
07.05.2014 gün ve 5982 sayılı kanunla Anayasanın 144. Maddesinde değişiklik
yapılarak adalet müfettişlerince yapılacak denetimin, adalet hizmetleri ile
savcıların idari görevleri yönünden denetimi ve sınırlandırılmış ve Adalet
Bakanının geniş yetkisinin bulunduğu bu alan ayrı yasal düzenleme altına
alınmıştır.
Anayasanın 159. maddesiyle oluşturulan HSYK idari bir kurul olmakla
birlikte “mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı” esaslarına göre
kurulup faaliyet göstermektedir ki -bu özellik aslında haklarında işlem tesis
ettikleri hakim ve savcılardan kaynaklanmaktadır -Anayasanın “yürütme”
bölümünün “idare” başlıklı kısmında değil, “Yargı” başlıklı bölümünde yer
verilmiştir. 159. madde uyarınca hakim ve savcılar hakkında denetim;
görevlerinden dolayı veya sırasında suç işleyip işlemedikleri, hal ve
eylemlerinden sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığı araştırma ve
gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemlerinin, ilgili dairenin
teklifi ve HSYK Başkanının oluru ile Kurul Müfettişlerine veya daha kıdemli
hakim veya savcı eliyle yaptırılabileceği hükmü altına alınmıştır.
6087 sayılı kanunun HSYK 3. Dairesinin de görevlerinin düzenleyen 9.
maddenin 3. fıkrasının B bendinde “Hakim ve Savcıların görevlerini; kanun,
tüzük, yönetmelik ve genelgelere (hakimler için idari nitelikteki genelgelere )
uygun olarak yapıp yapmadıklarına ilişkin denetleme işlemlerini Teftiş Kuruluna
yaptırmak” ve Ç bendinde ise “Hakimler ve savcıların görevlerinden dolayı veya
görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve
görevleri icaplarına uyup uymadığını kurul müfettişleri veya müfettiş yetkilerini
haiz kıdemli hakim veya savcı eliyle araştırma ve gerektiğinde haklarında
inceleme ve soruşturma işlemleri için teklifte bulunmak” şeklinde düzenleme
yapılmıştır.
Mevcut düzenlemeler uyarınca HSYK idari bir kurul olmasına karşın nevi
şahsına münhasır özellikler taşımaktadır ve merkezi idare ve kurulu temsil ve
yönetim yetkisi verilen Adalet Bakanı ile ilişkisinde sınırlar ve çerçeve
belirlenmiştir. Bu bağlamda Kurul Başkanıyla Teftiş Kurulu arasında
koordinasyon ve verimli çalışmayı hedefleyen gözetim ilişkisi mevcut olabilir,
ancak onun Teftiş Kuruluna emir vermesini de kapsayan hiyerarşik bir ilişkiden
söz edilemez. Teftiş Kurulu kurul adına görev yapar ve ona karşı sorumludur.
AYM verdiği iptal kararıyla, Anayasada öngörülen yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı
ile hakimlik ve savcılık teminatının sağlanmasında önceli bir güvence olarak
Teftiş Kurulunun Adalet Bakanına karşı değil siyasi etkilerden uzak bir şekilde
kurulun emir ve sorumluluğu altında çalışması hususunu ortaya koymuştur. Teftiş
Kurulu Başkanlığı ve uhdesindeki müfettişlerin, inceleme ve soruşturmalarda
istihdam edilecek muhakkiklerin görevlerini ifa ederken kurula karşı sorumlu
oldukları izahtan varestedir.
Bu anlamda hakimler ve savcılar hakkında görevlerinden dolayı veya
görevleri sırasında suç işleyip işlemedikleri veya haklarında
gerçekleştirikecek disiplin soruşturmasına esas olmak üzere yapılan her türlü
ihbar ve şikayetlerin inceleme mercii HSYK 3.Dairesidir. Araştırma, inceleme
veya soruşturma yapılıp yapılmayacağını belirlenmesi de münhasıran 3.Dairenin
görevindedir. Kurul Başkanının görevi ise denetim, araştırma, inceleme veya
soruşturma işlemleri ile bunların müfettiş ya da muhakkik tarafından
gerçekleştirilmesine dair Daire teklifine “olur” vermekten ibarettir. Bu
anlamda daire tarafından teklif edilmesine karar verilmeyen herhangi bir
inceleme veya soruşturma işleminin, sadece “olur” verme yetkisine haiz
kurul başkanı tarafından verilmesi ve bu kararın bir uzantısı olan müfettiş
veya muhakkik görevlendirilmesi yoluna bizzat kurul başkanı tarafından
gidilmesi yetki gaspı niteliğindedir.
‘Hukuk aleminde vücut bulmayan
inceleme ve soruşturmalar yok hükmünde’
inceleme ve soruşturmalar yok hükmünde’
Anayasanın 159. Maddesi ve Anayasa Mahkemesinin ortaya koymuş olduğu bu
gerekçeler çerçevesinde, Adalet Bakanının HSYK 3. Dairesi tarafından ilgililer
hakkında inceleme veya soruşturma yapılması yönünde bir irade ve teklifi
olmaması, Anayasa tarafından bakana verilmeyen bir yetkinin kullanılması gibi
hukuk aleminde vücut bulmayan, doğrudan ve tek taraflı olarak kurul başkanı tarafından
müfettiş veya muhakkik marifetiyle yaptırılan inceleme ve soruşturma
işlemlerinin yok hükmünde bulundukları sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda
görülen inceleme ve soruşturma işlemlerinin gerekli yasal koşulları taşımaması
nedeniyle işlemden kaldırılması gerekmektedir.
Açıklanan gerekçelerle; usulüne uygun olarak dairemizce verilmiş bir
inceleme izni bulunmadığından kurul başkanı sıfatıyla Adalet Bakanının tek
başına vermiş olduğu inceleme iznine istinaden yapılmış olan müfettiş
işlemlerinin yok hükmünde sayılması gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder