Ümit Alan 19/12/2012 BirGün
ALTAN'IN ÖNGÖRÜSÜ
Ahmet Altan, Taraf gazetesindeki en deneyimli insan olarak işlerin sarpa sardığını görmüştü. Önceleri övgüde ölçü tanımadığı Başbakan Erdoğan'a sonraları Allah ne verdiyse saldırmasının nedeni buydu. Gazeteyi olmasa da kendisini kurtarmasının başka bir yolu yoktu. Ahmet Altan'a haksızlık etmeyelim önce gazeteyi de kurtarmak için bir hamle yaptı, Sözcü ve Emin Çölaşan çizgisine yaklaşan zehir zemberek bir muhalif dil tutturdu, ancak gazetenin içinde güçlü bir dirençle karşılaştı. Belli ki, gazetenin patronu da Altan'ı desteklemedi. Böylece Ahmet Altan en yakınındaki birkaç kişiyle beraber gazeteden koptu. Son demde yaptığı muhalif salvolarla -belki Türkiye'nin hafızasızlığına güvenerek- neredeyse geçmişte attığı manşetleri bile unutturuyordu.
TARAF NİYE BİTMESİN?
Şimdi geride kalanların iktidar savaşını izleyeceğiz. Kimisi sosyal medyada bir kadın gazeteciye şantaj yapacak kadar alçaldı, kimisi Taraf'ı eleştirenlerden birine "Seni PKK bile kaçırıp serbest bırakmıştı" gibi en seviyesiz belaltı vuruşların peşinde. Bunlar daha bir şey değil. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, her geçen gün yaşananlar Taraf gazetesinin neyin çığırtkanlığını yaptığını ortaya çıkaracak. Nitekim geçmişte askeri vesayetin, tek parti diktatoryasının üstlendiği pek çok misyonu şimdiki iktidarın üstlendiği günlerden geçiyoruz. Alın son örnek, ÖDP'nin "AKP Düzenini Yıkalım, Türkiye'yi Yeniden Kuralım" kampanyasına İstanbul Valiliği izin vermedi. Bir siyasi partinin, tamamen siyasi argümanlarla başlattığı kampanyayı yasaklamakta sakınca görmeyen bir otoriteyle karşı karşıyayız. BDP'lilerin yaşadıkları zaten ortada. Böyle örnekler çoğalacak ve Taraf gazetesinin açık kaldığı her gün, bitmedi dedikleri o kutsal misyon için turnusol kağıdı vazifesi görecek. O yüzden Taraf'ın asıl şimdi yaşaması, açık kalması şart. Kapatıp gitselerdi her şey hafızasızlığa yenilecekti. Kapatıp gitselerdi, sonradan nasıl asıllarına rücu edeceklerini göremeyecektik. O yüzden şimdi "mission not accomplished"* diye başlık atan Taraf yazarlarını destekliyor "show must go on"** diyorum. Buna ihtiyacımız var çünkü. Yani rahat olun, Taraf bitmedi. İyi ki bitmedi.
Ahmet Altan, Taraf gazetesinden istifasını
açıkladığından bu yana Taraf'ın geçmişi ve geleceği tartışılıyor. Açıkçası
heyecan verici bir süreç, ama ben özellikle Taraf'ı sevmeyenlerin "Taraf
bitti" diye zil takıp oynamasını anlamıyorum. Taraf gazetesinin tarafında
olmayıp "Taraf bitmiş" diye sevinmek Fenerli Bekir İrtegün'ün geçen
pazar günkü derbide topu kendi ağlarına çakması gibi bir şey. Çünkü Taraf'ın
asıl şimdi yaşaması lazım. Bu haftaki Köşe Vuruşu'nda bu sorunun cevabını
vermeye çalışacağım.
MİSYON
Taraf gazetesi yazarlarının şu sıra hep bir
ağızdan "misyon bitmedi" diye bağrışması manidar. Taraf gazetesinin
"sivilleşme, demokratikleşme" paketine sarmaya çalıştığı, kimilerinin
bilerek, kimilerinin bilmeyerek desteklediği veya içinde yer aldığı bir "yeni
otoriteyi inşa etme" misyonu vardı evet. Belki kandırıldılar, itiraf
etmedikleri sürece bunu bilemeyiz. Bugün "Ergenekon, Oda Tv ve Balyoz
davaları inandırıcılığını yitirdi" diyenlerin birçoğu bu davalar
başladığında haklı olarak heyecanlanmıştı. Önceleri, "kurunun yanında yaş
da yanar" diye geçiştirilen hukuk ihlallerinin bir süre sonra davaların
asıl kimliğini oluşturmaya başlamasıyla biraz süreci okuyabilen ve kötü niyetli
olmayan herkes pozisyonunu yeniden gözden geçirdi. Bu sürecin sonunda Ahmet Altan
aniden hükümet muhalifi bir pozisyon aldı. Hem de ne muhalefet...MİSYON
ALTAN'IN ÖNGÖRÜSÜ
Ahmet Altan, Taraf gazetesindeki en deneyimli insan olarak işlerin sarpa sardığını görmüştü. Önceleri övgüde ölçü tanımadığı Başbakan Erdoğan'a sonraları Allah ne verdiyse saldırmasının nedeni buydu. Gazeteyi olmasa da kendisini kurtarmasının başka bir yolu yoktu. Ahmet Altan'a haksızlık etmeyelim önce gazeteyi de kurtarmak için bir hamle yaptı, Sözcü ve Emin Çölaşan çizgisine yaklaşan zehir zemberek bir muhalif dil tutturdu, ancak gazetenin içinde güçlü bir dirençle karşılaştı. Belli ki, gazetenin patronu da Altan'ı desteklemedi. Böylece Ahmet Altan en yakınındaki birkaç kişiyle beraber gazeteden koptu. Son demde yaptığı muhalif salvolarla -belki Türkiye'nin hafızasızlığına güvenerek- neredeyse geçmişte attığı manşetleri bile unutturuyordu.
TARAF NİYE BİTMESİN?
Şimdi geride kalanların iktidar savaşını izleyeceğiz. Kimisi sosyal medyada bir kadın gazeteciye şantaj yapacak kadar alçaldı, kimisi Taraf'ı eleştirenlerden birine "Seni PKK bile kaçırıp serbest bırakmıştı" gibi en seviyesiz belaltı vuruşların peşinde. Bunlar daha bir şey değil. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, her geçen gün yaşananlar Taraf gazetesinin neyin çığırtkanlığını yaptığını ortaya çıkaracak. Nitekim geçmişte askeri vesayetin, tek parti diktatoryasının üstlendiği pek çok misyonu şimdiki iktidarın üstlendiği günlerden geçiyoruz. Alın son örnek, ÖDP'nin "AKP Düzenini Yıkalım, Türkiye'yi Yeniden Kuralım" kampanyasına İstanbul Valiliği izin vermedi. Bir siyasi partinin, tamamen siyasi argümanlarla başlattığı kampanyayı yasaklamakta sakınca görmeyen bir otoriteyle karşı karşıyayız. BDP'lilerin yaşadıkları zaten ortada. Böyle örnekler çoğalacak ve Taraf gazetesinin açık kaldığı her gün, bitmedi dedikleri o kutsal misyon için turnusol kağıdı vazifesi görecek. O yüzden Taraf'ın asıl şimdi yaşaması, açık kalması şart. Kapatıp gitselerdi her şey hafızasızlığa yenilecekti. Kapatıp gitselerdi, sonradan nasıl asıllarına rücu edeceklerini göremeyecektik. O yüzden şimdi "mission not accomplished"* diye başlık atan Taraf yazarlarını destekliyor "show must go on"** diyorum. Buna ihtiyacımız var çünkü. Yani rahat olun, Taraf bitmedi. İyi ki bitmedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder