ODTÜ'deki şiddetin nasıl başladığını, ODTÜ'lüler anlatıyor. Filmler belgeliyor. 52 üniversitenin rektörleri ise uzaklardan 'hüküm' veriyor.
Altan Öymen T24
Orta Doğu Teknik Üniversite-si’ndeki olayın sorumlusu kim? Öğrenciler mi?
Olayın doğrudan doğruya tanığı olan ODTÜ’lü öğretim üyeleri, bu soruya ‘Hayır’ cevabı veriyorlar.
ODTÜ rektörlüğü’nün olaydan sonra yaptığı açıklama aynı yöndeydi. ‘Protestocu gruptan herhangi bir hareket gelmeden polisin yoğun gaz bombası kullanmaya başladığı’nı bildiriyordu.
Önceki akşam Ahmet Hakan’ın CNN-Türk’teki ‘Tarafsız Bölge’ programında, aynı üniversitenin Elektrik-Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof.Dr. Semih Bilgen vardı. Olayı ayrıntılarıyla anlattı. Üniversite öğretim üyeleri ve yöneticileri olarak olayla ilgili tüm ham filmleri (yani montajdan geçmemiş, işlenmemiş haldeki filmleri) zaman sırasına göre izlemişler, incelemişler. Şunları görmüşler:
Bilgen’in anlatımından izleyelim:
“Gençlerin ellerinde pankart vardı. Slogan atıyorlardı. Ama hiçbir şekilde şiddet söz konusu değilken kendilerine gaz sıkıldı. Üniversitede çok ciddi bir şekilde araştırılmasına rağmen lastik yakma gibi, molotofkokteyli atılmasına dair bir bilgiye rastlanmadı.”
“Gençlerin ellerinde pankart vardı. Slogan atıyorlardı. Ama hiçbir şekilde şiddet söz konusu değilken kendilerine gaz sıkıldı. Üniversitede çok ciddi bir şekilde araştırılmasına rağmen lastik yakma gibi, molotofkokteyli atılmasına dair bir bilgiye rastlanmadı.”
Semih Bilgen, bazı televizyon görüntülerinde yer alan alevlerin, gaz atışlarından sonra bir çöp bidonunun ateşe verilmesi sonucu olduğunu söylüyor. Gaz bombalarının öğrencilerle birlikte binaları da hedef aldığını belirterek, şöyle devam ediyor:
“Bir yandan tazyikli su sıkılırken, sudan kaçanların gideceği yerlere gaz bombası atıldı. O arada binalara, ofislere de atıldı.
Benim ders verdiğim sınıfta, bir astım hastası öğrencimiz vardı. Sınıf kalabalıktı, pencereler aralıktı. Sınıfa gaz bombası girdi. Çocuk ‘Hocam ben çıkabilir miyim?’ dedi ve çıktı.
Şimdi öğrencilere karşı, binalara karşı bu şiddetin uygulanması sırasında, öğrencilerin yaptığı şey, gaz bombalarını geri atmak, sağda solda bulmuş oldukları taşları, kalkanlı polislere doğru atmak... Bundan ibaretti.”
Ve Bilgen’in, daha sonraki durum hakkındaki izlenimleri:
“Bunun arkasından hâlâ binalarda, dersliklerde, laboratuvarlarda kimsenin kalamayacağı bir ortam oluştu. Bakın bugün olaydan dokuz gün sonra, bazı ofisler girilemez haldedirler. Hâlâ o koku çıkmadı. Suyla çıkmıyor. Başka kimyasal maddeler gerekiyor. Bunun dehşeti hâlâ yaşanıyor.”
“Bunun arkasından hâlâ binalarda, dersliklerde, laboratuvarlarda kimsenin kalamayacağı bir ortam oluştu. Bakın bugün olaydan dokuz gün sonra, bazı ofisler girilemez haldedirler. Hâlâ o koku çıkmadı. Suyla çıkmıyor. Başka kimyasal maddeler gerekiyor. Bunun dehşeti hâlâ yaşanıyor.”
Bilgen’in bu anlattıkları üzerine Ahmet Hakan soruyor:
“Öğrencilerin hiçbir suçu mu yok demek istiyorsunuz?”
Bilgen’in cevabı şu:
“Öğrencilerin affedilemeyecek çok ağır suçu var. Başbakanlarını protesto ettiler.
‘Başbakanı istemiyoruz’ diye bir slogan attılar. Bu suç ağır bir şekilde cezalandırılmıştır.”
“Öğrencilerin affedilemeyecek çok ağır suçu var. Başbakanlarını protesto ettiler.
‘Başbakanı istemiyoruz’ diye bir slogan attılar. Bu suç ağır bir şekilde cezalandırılmıştır.”
* * *
O gün ODTÜ’nün içindeki rektörlük ve üniversite mensuplarının anlattıklarının özeti bu.
‘Tarafsız Bölge’ programında olayın nasıl başladığını saptamak için televizyon görüntüleri de yayınlandı. Bunlar, ilk gaz bombasının, öğrencilerin hiçbir şiddet eğilimi göstermeden pankartlarla yürüyüşleri sırasında atıldığını çok açık bir şekilde ortaya koyuyordu. Buna programa katılan Polis Akademisi öğretim görevlisi de itiraz etmedi. Bunun, tedbir olarak öğrencilerin daha fazla ilerlemesini önlemek için yapıldığını anlattı.
Kısacası: çatışmanın, öğrenciler tarafından değil, polis tarafından başlatıldığı, televizyonda herkesin seyrettiği, hâlâ da seyredebileceği o programda da saptanmış oldu.
Zaten, polisin bazı hallerde ‘orantısız güç’ kullandığını, bunun iyi olmadığını söyleyenlerden biri, bizzat İçişleri Bakanı’ydı. Bunu bir çeşit özeleştiri halinde belirtmişti.
* * *
Şimdi burada sorulması gereken soru şudur:
Şiddete öğrencilerin başvurduğunu, ellerinde, ceplerinde molotofkokteylleri bulunduğunu öne sürerek onları suçlayan ve polisi de ODTÜ’deki davranışı için tebrik eden Başbakan’ın o iddialarının dayanağı nedir?
Aynı şekilde, ODTÜ’den hayli uzak yerlerde bulundukları halde, Başbakan’ın söylediklerine uyarak ODTÜ olayının öğrencilerin şiddete başvurması sonucunda çıktığını öne süren ve öğrencileri kınayan 52 üniversite rektörünün dayanağı nedir?
Başbakan’ın o konudaki dayanaksız sözlerinden başka bir bildikleri var mıdır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder