VEDAT ATASOY Radikal
Ecdadımız ve onlarla ilgili dizilerin tartışıldığı günlerde,
Anadolu'nun ilk büyük imparatorluğunun, Hititlerin başkenti Hattuşa'daydım...
Hattuşa, İç Anadolu’da Çorum’a bağlı Boğazkale ilçe sınırlarında,
Çorum’a 82, Ankara’ya Hititler bilinmeyen bir sebepten dolayı, Anadolu’ya göç etmiş bir kavimdi. Ya Boğazlar üzerinden Avrupa’dan ya da Kafkasya’dan geldikleri tahmin ediliyor. Kendilerine “Nesili” yani nesice konuşanlar adını veren bu kavim, Anadolu topraklarını ‘Hatti Ülkesi’, oturanlarına ise ‘Hattili’ diyorlardı. Yani aynı Bizans adı gibi Hitit (daha önce de Eti) adı da sonradan ortaya konmuş bir isim. 1453 yılında yaşayan tek bir Konstantinapolisli, Bizans diye bir ülke tanımadığı gibi, hiçbir Hattuşalı da, Hitit diye bir ülke tanımıyordu.
Sarp kayalıkta bir saray
Hattuşa’yı birlikte gezdiğimiz arkeolog Tahir Aksekili bize kent hakkında ilginç bilgiler verdi: “Hattuşa, başlangıçta bir kilometrekarelik bir alanı kapsıyordu. Hitit İmparatorluk döneminde, yani M.Ö. 14. yüzyılda, şehir yaklaşık olarak altı kilometre uzunluğunda, belirli aralıklarla yüksek kulelerle desteklenen taş temelli, üstyapısı kerpiç tuğlalarla örülü bir surla çevriliydi. Şehrin farklı semtlerine giriş, sura açılmış anıtsal kapılardan sağlanıyordu. Çoğu günümüze kadar oldukça sağlam durumda gelmiş olan, dış yüzünde aslan yontuları bulunan Aslanlı Kapı’yla, iç yüzünde silahlı tanrının bulunduğu Kral Kapısı bunların en önemlileri. Kentin güney ucundaki Yer Kapı, Hattuşa’nın en ilginç kalıntılarından. Kesik piramit biçimli bu oluşumun en üstünde ortada yer alan Sfenksli Kapı ve bunun hemen altında Hattuşa’nın bugün içinden geçilebilen tek poterni (tünel) var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder