Sendika.Org 04/10/2012
AKP ne zaman darda MHP orada
AKP’nin tek başına geçirebileceği bir tezkereye evet veren MHP, toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabullenilmeyen Suriye siyasetine ve savaş kışkırtıcılığına meşruiyet kazandırmaya çalıştı. Bu tutum MHP’den medet uman kimi çevrelerde hayal kırıklığı yarattı. Oysa MHP en kritik dönemlerde AKP’nin elini rahatlatan hamleleriyle “koktuk değneği” sıfatını çoktan hak etmişti.
Abdullah Gül 2007 yılında MHP’nin "Genel Kurul'a girme" kararıyla Cumhurbaşkanı seçilmişti. 340 oyu bulunan AKP, MHP’nin Genel Kurul’a girmesi ile 367 olan toplantı yeter sayısını yakalamıştı. Üniversitelerde türban serbestliğine dair yasa da AKP ve MHP’nin ortaklığıyla meclise gelmişti.
2012: Açık işbirlikçilik tavan yaptı
MHP son bir yıl içinde AKP’ye destekte vites yükseltti. 4+4+4 eğitim sistemine dair yasa MHP’nin desteği ile meclisten geçti.
MHP, her açıklamasıyla ırkçılık ve savaş propagandası yapan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e tam desteğini açıkladı.
Yaz aylarında CHP ve BDP’nin Suriye ve Kürt sorunu konusunda meclisin toplanmasına dair önerileri MHP tarafından reddedilince Genel Kurul’da yeter sayıya ulaşılamadı.
AKP’nin kendi taktik hedefleri doğrultusunda yerel seçimin 5 ay öne alınarak 27 Ekim 2013’de yapılmasına ilişkin anayasa değişikliği için MHP’nin verdiği destek sayesinde referanduma gerek kalmadı.
Kaset değil karakter meselesi
Ve bugün hükümet tüm ülkelere savaş açma yetkisini MHP’nin desteği ile alıyor.
MHP’nin bu tutumu, hayal kırıklığına uğrayan tabanında “kaset korkusu” ile açıklanıyor. Bilindiği üzere 2012 seçimleri öncesinde MHP arka arkaya patlayan çeşitli kasetler ile köşeye sıkıştırılmıştı.
Konuyu tek başına kaset korkusu ile açıklamak, MHP’nin yapısal-tarihsel olarak ABD işbirlikçisi karakterini görünmez kılıyor.
MHP bir
kere daha geleneksel rolünü oynuyor, hükümet tüm ülkelere savaş açma yetkisini
MHP’nin desteği ile alıyor
MHP, AKP’nin ucu açık savaş tezkeresi karşısında uzun bir kararsızlık görüntüsünün ardından beklenen tavrı sergiledi: Evet! MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin bu tavrını “Türk devletinin elini güçlü kılmak için hükümete yetki verme taraftarıyız" sözleriyle izah etmeye çalıştı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal da “[Esad] Suriye’nin kuzeyini PYD ve
PKK’ya terk etmiş durumda. Türkiye’nin güvenliği için bunlar ciddi bir tehdit
oluşturuyor. Türkiye bu tehdidi bertaraf etmek zorunda. İşte bu nedenle evet
diyeceğiz” diyerek Kürt düşmanlığı üzerinden işbirlikçiliğini aklamaya çalıştı.
Bal 1 Mart tezkeresine de “evet” verdiklerini söyleyerek işbirlikçiliğin bugüne
özgü olmadığını hatırlattı. MHP, AKP’nin ucu açık savaş tezkeresi karşısında uzun bir kararsızlık görüntüsünün ardından beklenen tavrı sergiledi: Evet! MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin bu tavrını “Türk devletinin elini güçlü kılmak için hükümete yetki verme taraftarıyız" sözleriyle izah etmeye çalıştı.
AKP ne zaman darda MHP orada
AKP’nin tek başına geçirebileceği bir tezkereye evet veren MHP, toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabullenilmeyen Suriye siyasetine ve savaş kışkırtıcılığına meşruiyet kazandırmaya çalıştı. Bu tutum MHP’den medet uman kimi çevrelerde hayal kırıklığı yarattı. Oysa MHP en kritik dönemlerde AKP’nin elini rahatlatan hamleleriyle “koktuk değneği” sıfatını çoktan hak etmişti.
Abdullah Gül 2007 yılında MHP’nin "Genel Kurul'a girme" kararıyla Cumhurbaşkanı seçilmişti. 340 oyu bulunan AKP, MHP’nin Genel Kurul’a girmesi ile 367 olan toplantı yeter sayısını yakalamıştı. Üniversitelerde türban serbestliğine dair yasa da AKP ve MHP’nin ortaklığıyla meclise gelmişti.
2012: Açık işbirlikçilik tavan yaptı
MHP son bir yıl içinde AKP’ye destekte vites yükseltti. 4+4+4 eğitim sistemine dair yasa MHP’nin desteği ile meclisten geçti.
MHP, her açıklamasıyla ırkçılık ve savaş propagandası yapan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e tam desteğini açıkladı.
Yaz aylarında CHP ve BDP’nin Suriye ve Kürt sorunu konusunda meclisin toplanmasına dair önerileri MHP tarafından reddedilince Genel Kurul’da yeter sayıya ulaşılamadı.
AKP’nin kendi taktik hedefleri doğrultusunda yerel seçimin 5 ay öne alınarak 27 Ekim 2013’de yapılmasına ilişkin anayasa değişikliği için MHP’nin verdiği destek sayesinde referanduma gerek kalmadı.
Kaset değil karakter meselesi
Ve bugün hükümet tüm ülkelere savaş açma yetkisini MHP’nin desteği ile alıyor.
MHP’nin bu tutumu, hayal kırıklığına uğrayan tabanında “kaset korkusu” ile açıklanıyor. Bilindiği üzere 2012 seçimleri öncesinde MHP arka arkaya patlayan çeşitli kasetler ile köşeye sıkıştırılmıştı.
Konuyu tek başına kaset korkusu ile açıklamak, MHP’nin yapısal-tarihsel olarak ABD işbirlikçisi karakterini görünmez kılıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder