Erdoğan, Can Ataklı ile içkili yemeklerinde Ataklı'nın
eşi için "Yenge de maşallah ne içiyor" demiş
'Yenge maşallah ne içiyor ama...'
'Radikal de alet oldu'
'Özkök, bana rüşvet verdi'
'Çevik Bir’in ulakları'
'Zararı kim karşılıyorsa patron odur'
T24
Türkiye’nin ünlü gazetecilerine ait ilginç anıların
anlatıldığı Bab-ı Ali’nin Dikenleri adlı kitapta yakın siyasi tarihin
bilinmeyenleri yer alıyor. Özlem Kılıç ve Kübra Demir’in hazırladığı kitapta,
Mehmet Altan’dan Can Ataklı’ya, Bekir Coşkun’dan Cüneyt Ülsever’e birçok isim
anılarını anlatıyor.
Serkan Ayazoğlu'nun Taraf gazetesinde
yer alan haberine göre, kitaptaki dikkat çekici bölümlerden biri de Vatan
gazetesi yazarı Can Ataklı’nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la ailece
yedikleri içkili yemeklerle ilgili. Erdoğan başbakan olmadan önce aynı masada
kadeh kaldırdığını anlatan Ataklı, “Böyle de bir hukukumuz vardı” diyor.
'Yenge maşallah ne içiyor ama...'
Ataklı, kitapta Erdoğan’la içkili yemekleri şöyle
anlatıyor: “Tayyip Bey’le teke tek yemek yiyoruz. Ben Tayyip Bey’le içki de
içerdim. Ama yemeği ben veriyorsam. Yemeği o veriyordu. İçki içmedim. Bana dedi
ki, “Can Bey bir şey iç”, “Olmaz siz, davet ettiniz, sevmiyorsunuz içmem. Ben
davet versen belki içerim” dedim. Nitekim onunla aynı masada içki içtik. Bir
yemek sonra, “Yenge de maşallah ne içiyor ama” dedi. O zamanki karım aşka geldi
votkayı dolduruyor da dolduruyor. ‘Sağlığınıza Tayyip Bey’ diyor. Rauf Tamer’in
karısı bir de Hüsnü Özyeğin’in karısı üçü aldılar Emine Hanım’ı, ‘Yahu ne güzel
kadınsın sen şu başını açsan, kocan Başbakan olur’ diye. Vallahi billahi! Şimdi
böyle de bir hukukumuz var.”
'Radikal de alet oldu'
Gazeteci Erdal Güven Radikal’deki günlerinden ilginç
ayrıntılar veriyor kitapta: “Hatırladığım ve canımı sıkan bir olay var. Başbakan’ı
protesto eden öğrencilerden birisi bebeğini kaybetmişti. Normalde Radikal
gazetesi için bu haber nereden bakarsanız bakın tartışma götürmez ertesi günün
manşeti idi. O gün yazı işleri toplantısında Eyüp Can şöyle bir laf etmişti:
“Ama o da hamile hamile neden gitmiş oraya.” Ahmet Şık olayında da daha kitap
ortada yokken bir tür kitabı itibarsızlaştırma kampanyası başlatılmıştı.
Radikal de çok üzücü bir şekilde isteyerek yahut istemeyerek o kampanyalara
alet oldu.”
'Özkök, bana rüşvet verdi'
Kitapta Emin Çölaşan Hürriyet’ten ayrılışını şöyle
anlatıyor: “Bir gün Ankara’da odama Ertuğrul Özkök geldi. ‘Bak, patronun elçisi
olarak geliyorum. Sana üç seçenek sunuyorum; birincisi hükümet aleyhine
yazmayacaksın, ikincisi uzun süreliğine izne çıkacaksın, üç gazeteden istifa
edeceksin, patron sana büyük paralar verecek’ dedi.”
Gazeteden ayrıldığımda yazacağım tek yer vardı Sözcü.
Cumhuriyet beni hiç istemedi. Neden olduğunu hâlâ bilemem bir gün olsun ‘gel
yaz’ demediler. Çok ilginçtir bu. Şimdi Hürriyet boş bir magazin gazetesi oldu.
Gazetenin künyesinde Aydın Doğan’ın ismi yoktur. İsmini çıkarttı korkusundan.
'Çevik Bir’in ulakları'
28 Şubat dönemini anlatan Cüneyt Ülsever bazı
gazetecilerin 28 Şubat döneminde Çevik Bir’in ulağı olduğunu söyledi: “Ergun
Babahan, Fatih Çekirge’ye, Fatih Altaylı’ya bakalım. Bugün hükümetin her
söylediğini haklı bulan insanlara bakalım. O dönemde asker çağırdığı zaman
brifinge gidiyorlardı. Asker içeri girdiği zaman ayağa kalkıyorlardı. Şimdi bu
adamların çoğu aynı muameleyi Recep Tayyip Erdoğan’a yapıyorlar. O zamanki
yöneticilerin adı paşaydı, şimdi başbakan. Değişen bir şey yok. Türkiye böyle
bir ülke. Türkiye şunu da kaldırıyor, Ergun Babahan, Fatih Altaylı, Fatih
Çekirge ve Hürriyet’in Ankara temsilcisi Metehan Demir resmen Çevik Bir’in
ulağıydı. Enis Berberoğlu da askeri ayakta alkışlıyordu.
'Zararı kim karşılıyorsa patron odur'
Kitapta anılarına yer verilen isimlerden Mehmet Altan ise
medyayı şöyle anlatıyor: “Aslında sisteme bakmak lazım. “Medya parasını nasıl
kazanır sorusunu sormak, medya düzeninin değişip değişmediğine bakmak lazım.
Bugün gazete 50 kuruşa satılıyor ama maliyeti 50 kuruşun üzerinde. O zaman
zarar etmeye başlıyor. O zararı kim karşılıyorsa patron odur. Bugünkü siyaset
de dâhil hiç kimse bu medya düzenini halktan para kazanacak hale getirmez. Bunu
kullanmayı amaçlar. 28 Şubat’ta asker kullanıyordu şimdi bugün de siyasi
iktidar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder