Emine
Erdoğan Arakan'a Başbakan Erdoğan'la da gitmeyi düşündüğünü söyledi
T24
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın Arakan'da zor koşullardaki Banduba Kampı'nda
kalan Rohingya Müslümanlarını ziyaret etmesi tartışmalara neden oldu. Emine
Erdoğan, Arakan dönüşü bu tepkilere yanıt verdi: "Ellerimizi yüreklerimize
koyarak bir yardım köprüsü oluşturmak için yola koyulduk. Öyle ki biz Arakan’da
açlıktan, kimsesizlikten daha öte bir şey varmış, bunu öğrendik."
Star gazetesinden Sibel Eraslan'a konuşan Emine Erdoğan
şunları söyledi:
"Maalesef Arakan’a yabancıydık, hepimiz için uzakta
kalmış, sesi kısılmış bir coğrafyayken, ilk işittiğimiz haberlerle sarsıldık.
Bu acıya duyarsız kalınamazdı ve ellerimizi yüreklerimize koyarak bir yardım
köprüsü oluşturmak, farkındalığı güçlendirmek için kardeşlerimize ulaştık.
Burada pek çok mağduriyetin bir arada yaşandığını gördük. Sadece yoksulluk
değil bahsettiğim şey, ciddi insan hakları ihlalleri var. Arakanlılar kendi
ülkelerinde ‘Vatansız’ hale getiriliyor. Yani sen yoksun, hiç bir şeysin
deniyor insana. Bu insanı çok alçaltıcı, onur kırıcı bir şey, bu insanın
değersizleştirilmesi hiçleştirilmesidir. Yoksulluktan bile daha kötü. Öyle ki
biz Arakan’da açlıktan, kimsesizlikten daha öte bir şey varmış, bunu öğrendik.
'Sözün bittiği yerdeyiz' dedim
Daha önce de mağdur ülkelere gittim ama Arakan çok
farklı. Burada sözün bittiği yerdeyiz dedim. Binlerce insanın geleceğimizin
haberini alıp da, o en şiddetli muson yağmurları altında çoluk-çocuk,
genç-yaşlı yollara dizildiğini görünce yüreğim parçalandı. Bu çok büyük bir
sorumluluk. Ve ilk defa çok yoksul olduğu halde yardım için elini açmayan, çok
feci şartlarda olduğu halde yardımı değil, kurtuluşu bekleyen, yaşama korkusunu
taşıyan kalabalıklar gördük. Kimliksizlik sorunları var, güvenlik sorunları
var. Derme çatma, daracık, sazdan yapılmış kamplara sığınmışlar, şu anda korku
içindeler. Ve ben gördüğüm manzara karşısında insanlığımdan utandım şahsen.
Nasıl böyle bir şeye seyirci kalabiliriz ki diye soruyorum herkese...
'Vatansız bırakılmak isteniyorlar'
Budist din adamlarının onay verdiği bir ayrımcılıktan söz
ediliyordu, ki inşallah doğru değildir. Fakat mesela ziyaret ettiğimiz Budist
Kampındaki bazı kişiler açıkça “biz Müslümanlarla birlikte yaşamak istemiyoruz”
dedi. Kişisel kanaatim, provokasyonlar üretilerek, Arakanlılar başka bir
bölgeye sürülmek, vatansız bırakılmak, sınır dışı edilmek isteniyor.
'Giriş izni verileceğini umut etmiyorum'
Dünyaya kapalı oluşu Arakan’ın mağduriyetini pekiştiriyor.
Sürekli askeri darbelerin olduğu bir ülkeydi. Açıkçası bize giriş izni
verileceğini bile umut etmiyordum başlarda. Arakan’a ilk giren yabancılar
bizleriz. Tabii her iki tarafla da görüşmeler yapıldı yani hem Müslüman hem
Budist kesimlerle. Amacımız bir yardım koridorunun açılmasına öncülük etmekti,
çok şükür bunu başardık. Bunun devam etmesi için iyi ilişkiler geliştirmeye ve
diplomasiye ihtiyacımız var.
'Bir çığlık olmuş Arakan'
Arakan’da belki diller konuşamadı ama yasaklılık, baskı ve
korku altındaki pek çok insanla gözlerimizle, kalplerimizle konuştuk.
Somali’yi, Pakistan’ı da gördük bizler. Ama Arakan başkaydı, bir çığlık olmuş
Arakan, bir feryattan ibaret, erkekleri bile ağlıyor. O gözlerde, çaresizliğe
dair, kimsesizliğe dair tedirginlik var. Vatansızlık korkunç bir ızdırap... O
yoksulluğun, açlığın, evsizliğin içinde, çıplak ayaklarıyla ekmek değil
vatandaşlık hakkı diye çığlık atıyorlardı, ben böyle bir şey görmedim.
'Başbakanımızla birlikte de gideceğiz'
Cennet gibi bir yer Arakan. Ayrıca insanları da çok
hassas, ince, zarif, kibar, masumiyetin simgesi. Son 2 yıldır doğalgaz
kaynaklarının çıkışıyla birlikte iç çatışmanın ve provokasyonların çıkıyor
oluşu da manidar değil mi zaten? Ama inşallah şartlar değişecek ve bir gün
Başbakanımızla birlikte de gideceğiz diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder