Radikal
Mahkeme, bilirkişi raporuna atıf yaptığı kararında, şöyle dedi: “Ders müfredatının anayasaya uygun nesnel ve çoğulcu olması ve devletin dinler karşısında tarafsız kalarak bütün dinsel inançları eşdeğer görmesi gerçeğiyle bağdaşır şekilde hazırlandığı görüldüğünden, din dersinde muaf tutulması talebinin reddi hukuka uygundur.” Mahkemenin kararına dayanak aldığı bilirkişi raporu, Sivas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim görevlilerinden Din Eğitim Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Nevzat Yaşar Aşıkoğlu, Dinler Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Ali Osman Kurt ve Mezhepler Tarihi Anabilimdalı Öğretim Üyesi Ali Avcu tarafından hazırlandı. Bilirkişilerin raporunda, şu tespitler yer aldı: “Ders kitabında bilimsel bir bakış açısıyla Hz. Muhammed’in hayatı anlatılmakta ve İslam peygamberi tanıtılmaktadır. Bu hususlar Alevilerce de benimsenen ve kabul edilen tarihi gerçeklerdir. Kitapta Hz. Ali’nin peygamberimiz için yaptığı fedakârlıklardan bahsedilerek Alevi yurttaşlarımız için özel öneme sahip olan bir hususa değinilmiştir.”
Bilirkişi raporunda, Alevilerin büyük bir kısmı Kuran’ı bir kutsal kitap olarak kabul ettiklerini de belirtilerek, şöyle denildi: “Kuran ve Kuran’ın temel özelliklerinin İslam dininin bir unsur olarak tanıtılması Alevilik – Bektaşilik açısından bir sorun oluşturmadığı gibi, Kuran’ın tanıtımı Sünni bir propaganda olarak değerlendirilemez.”
Bilirkişi Aleviliği bilmiyor
Avukat Kazım Genç ise bilirkişi raporuna şöyle itiraz etti: “Bilirkişiler un ile kireç tozunu ayıracak kadar dahi Alevilik konusunda bilgiye sahip değildirler. Bilirkişilerin ana kaynak olarak nitelediği kaynakları (örneğin sünnet), Aleviler inançlarının kaynağı olarak dahi görmemektedirler. Bilirkişiler Alevilikte namaz ve orucun var olduğunu ileri sürmektedirler. Alevilikte namaz olmadığı gibi bilirkişilerin anladığı anlamda oruç da söz konusu değildir.
Danıştay’ın zorunlu din dersine ilişkin içtihadını değiştirmesi yerel mahkemelerce dikkate alınmaya başlandı. Sivas İdare Mahkemesi, 2010 yılında ortaokuldaki din dersinde muaf tuttuğu öğrenciyi, lisedeki din dersinden muaf tutmadı. Gerekçe olarak, 9. sınıfta okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatının mehzepler üstü olmasını gösterdi. Mahkemenin bu kararının dayanağı ise ilahiyatçı akademisyenlerce hazırlanan bilirkişi raporu. Erzincan’da yaşayan Pakkan ailesi zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin sadece ‘İslam öğretisini’ verdiği gerekçesiyle ortaokuldaki çocukları Yoldaş ve Rojda’nın muaf tutulması talebinde bulundu. İdare reddedince, aile Sivas İdare Mahkemesi’ne dava açtı.
Mahkeme 22 Temmuz 2010 tarihinde verdiği kararla, bu dersin müfredatında ‘İslam dinine yönelik öğretimin ağırlıklı olarak işlendiği’ tespiti yaparak, muafiyet talebini yerinde buldu. Ortaokulu başarıyla tamamlayan Rojda Pakkan, Erzincan Milliyet Anadolu Öğretmen Lisesi’ne başladı. Rojda’nın lisede ise din dersinden muaf tutulması kabul edilmedi. Bunun üzerine Pakkan ailesi, Avukatı Kazım Genç aracılığıyla Sivas İdare Mahkemesi’ne yeni bir dava açtı. Erzincan Valiliği savunmasında, müfredatın din ve felsefi inançlara aykırı bir yönün de bulunmadığını bildirdi. Mahkeme de tarafların savunmasını ve bilirkişinin raporunu inceledikten sonra, 17 Mayıs 2012’de “İdarenin kararı hukuka uygun” dedi.
Mahkeme, bilirkişi raporuna atıf yaptığı kararında, şöyle dedi: “Ders müfredatının anayasaya uygun nesnel ve çoğulcu olması ve devletin dinler karşısında tarafsız kalarak bütün dinsel inançları eşdeğer görmesi gerçeğiyle bağdaşır şekilde hazırlandığı görüldüğünden, din dersinde muaf tutulması talebinin reddi hukuka uygundur.” Mahkemenin kararına dayanak aldığı bilirkişi raporu, Sivas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim görevlilerinden Din Eğitim Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Nevzat Yaşar Aşıkoğlu, Dinler Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Ali Osman Kurt ve Mezhepler Tarihi Anabilimdalı Öğretim Üyesi Ali Avcu tarafından hazırlandı. Bilirkişilerin raporunda, şu tespitler yer aldı: “Ders kitabında bilimsel bir bakış açısıyla Hz. Muhammed’in hayatı anlatılmakta ve İslam peygamberi tanıtılmaktadır. Bu hususlar Alevilerce de benimsenen ve kabul edilen tarihi gerçeklerdir. Kitapta Hz. Ali’nin peygamberimiz için yaptığı fedakârlıklardan bahsedilerek Alevi yurttaşlarımız için özel öneme sahip olan bir hususa değinilmiştir.”
Bilirkişi raporunda, Alevilerin büyük bir kısmı Kuran’ı bir kutsal kitap olarak kabul ettiklerini de belirtilerek, şöyle denildi: “Kuran ve Kuran’ın temel özelliklerinin İslam dininin bir unsur olarak tanıtılması Alevilik – Bektaşilik açısından bir sorun oluşturmadığı gibi, Kuran’ın tanıtımı Sünni bir propaganda olarak değerlendirilemez.”
Bilirkişi Aleviliği bilmiyor
Avukat Kazım Genç ise bilirkişi raporuna şöyle itiraz etti: “Bilirkişiler un ile kireç tozunu ayıracak kadar dahi Alevilik konusunda bilgiye sahip değildirler. Bilirkişilerin ana kaynak olarak nitelediği kaynakları (örneğin sünnet), Aleviler inançlarının kaynağı olarak dahi görmemektedirler. Bilirkişiler Alevilikte namaz ve orucun var olduğunu ileri sürmektedirler. Alevilikte namaz olmadığı gibi bilirkişilerin anladığı anlamda oruç da söz konusu değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder