Taraf /T24
Uludere’deki katliamının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan’la polemik yaşamaya başladım. Polemik, Uludere katliamının ardından yaptığım bir haberle başladı. Başbakanın “cambaz, böcek” açıklaması üzerine, “Kasımpaşalı” çıkışım, Erdoğan’ın dünkü grup toplantısındaki şahsımı hedef alan açıklamalarıyla da polemik derinleşti. Başbakan’ın dün söyledikleriyle ilgili bazı değerlendirmelerim olacak. Ancak önce biz ne yazmıştık, Başbakan ne söylemişti ona bakalım.
Ne demiştik: 35 sivilin katledildiği olayda istihbarat MİT’ten gitti.
Başbakan ne demişti: Burada bilir bilmez yazan çizen bazı maalesef köşe yazarı sıfatıyla cambazlar da var. Bunlar da istihbarat örgütlerimizi istihbarat örgütlerinden çok daha iyi biliyorlar. Herhalde bunların da istihbarat örgütleri içinde böcekleri var. MİT’in son anda vermiş olduğu bir bilgi herhangi bir terörist başı ile ilgili bilgi, son ânı kastediyorum, yoktur. Bunlar dokuz, on gün öncesine ait bilgilerdir.
Oysa gerçek önümüzde duruyor. MİT raporlarıyla, Genelkurmay’ın gelen istihbaratı değerlendirmemesiyle, raporların incelenmemesiyle. 35 insanın hayatını kaybetmesiyle. Askeriyle, MİT’iyle, hükümetiyle hepimiz bu katliamdan sorumluyuz. Çünkü hakikat tam karşımızda, yanı başımızda duruyor. Gözlerini açmış bizlere bakıyor...
“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu!”
“Kasımpaşalı Tayyip Erdoğan’dan mı korkacağım” cümleleri sizi üzmüş. Cambaz ve böcek kelimelerinizden sonra, sinirlerime hâkim olmalıydım. Söyleyen kim olursa olsun...Kullandığım kelimeyi kendime yakıştıramadım, bundan dolayı sizden özür dilerim.Ancak, tıpkı daha önce yaptığım gibi hakikatin peşinden her zaman gideceğim. Hakikatin karşısında kimin durduğuna bakmadan ve de korkmadan...
Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu, "Kasımpaşalı Tayyip
Erdoğan’dan mı korkacağım" sözlerinden dolayı Başbakan Erdoğan'dan özür diledi.
Baransu, "Cambaz ve böcek kelimelerinizden sonra,
sinirlerime hâkim olmalıydım. Söyleyen kim olursa olsun...Kullandığım
kelimeyi kendime yakıştıramadım, bundan dolayı sizden özür dilerim"
dedi.
Mehmet Baransu'nun Taraf'ta "Adl-i İlahi sorar bizden bunu" başlığıyla yayımlanan (4 Ocak 2012) yazısı şöyle:
Adl-i İlahi sorar bizden bunu
Mehmet Baransu'nun Taraf'ta "Adl-i İlahi sorar bizden bunu" başlığıyla yayımlanan (4 Ocak 2012) yazısı şöyle:
Adl-i İlahi sorar bizden bunu
Uludere’deki katliamının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan’la polemik yaşamaya başladım. Polemik, Uludere katliamının ardından yaptığım bir haberle başladı. Başbakanın “cambaz, böcek” açıklaması üzerine, “Kasımpaşalı” çıkışım, Erdoğan’ın dünkü grup toplantısındaki şahsımı hedef alan açıklamalarıyla da polemik derinleşti. Başbakan’ın dün söyledikleriyle ilgili bazı değerlendirmelerim olacak. Ancak önce biz ne yazmıştık, Başbakan ne söylemişti ona bakalım.
Ne demiştik: 35 sivilin katledildiği olayda istihbarat MİT’ten gitti.
Başbakan ne demişti: Burada bilir bilmez yazan çizen bazı maalesef köşe yazarı sıfatıyla cambazlar da var. Bunlar da istihbarat örgütlerimizi istihbarat örgütlerinden çok daha iyi biliyorlar. Herhalde bunların da istihbarat örgütleri içinde böcekleri var. MİT’in son anda vermiş olduğu bir bilgi herhangi bir terörist başı ile ilgili bilgi, son ânı kastediyorum, yoktur. Bunlar dokuz, on gün öncesine ait bilgilerdir.
Altı
saat sonra MİT’in açıklaması: İstihbaratın MİT’ten kaynaklandığı iddiası
gerçek dışıdır.
Bir
gün sonra Taraf; MİT’in 21 aralık günü Genelkurmay’a gönderdiği
istihbaratın içeriğini yayımladı.Haber doğruydu, istihbarat gitmişti.
İki
gün sonra Taraf: Son anda giden istihbarat raporu yok denmesine
rağmen, Taraf, operasyonun yapıldığı günkü 28 aralık tarihli MİT’in
raporunun içeriğini yayımladı. Aynı haberde 20, 21, 23 ve 25 aralıkta
giden diğer raporların içeriği de yayımlandı.
Dünkü
grup toplantısını Başbakan’ın açıklamalarını dikkatli gözle izledim. Kamuoyuna
yapılan yukarıdaki bu yanlış açıklamalarla ilgili, Erdoğan’ın neler
söyleyeceğini merak ettim. Gördüm kiBaşbakan gerçekler karşısında
suskun kalmayı tercih etti. Sözü mü bitmişti, yoksa söyleyecek lafı mı
kalmamıştı, doğrusu anlayamadım. Yine beni hedef almayı tercih etti.
Bildiğim
bir şey var. Sözü olmayanlar sıkça bir yönteme başvururlar; Başkalarını
suçlamak. Aldatıldığını hisseden, yanlış yönlendirdiğini düşünen kişiler,
aldatıldıklarında, yanlış yönlendirildiklerinde sinirli olurlar. Sorunu,
sorumluları ve suçluyu başka yerde arama gibi bir yanılgıya düşerler.
Kendilerinin eleştirilmesine tahammül edemezler. Ortadaki suçu kabul etmemek
için hedefe birini ya da birilerini koyarlar. Buna “hedef şaşırtmaca” denir.
Algılar bir yere kilitlenir. Ve sorumluluktan kurtulduk zannedilir.
Ama
tüm bu yöntemlere rağmen gerçek tüm hakikatiyle ortada durur. Tüm çıplaklığıyla
sizin gözlerinizin içine bakar. “Buradayım” der, “yanı başınızdayım.” Gerçek
yanınızdadır ama siz gerçeğin yüzüne bakamazsınız. Onunla yüzleşemezsiniz.
Gözlerine bakamazsınız. Tıpkı 35 sivilin hayatını kaybettiği gerçeği
gibi. Tıpkı onların gözlerine bakamadığımız gibi. Tıpkı sorumluluğumuz
yokmuş gibi davranmak gibi.
Oysa gerçek önümüzde duruyor. MİT raporlarıyla, Genelkurmay’ın gelen istihbaratı değerlendirmemesiyle, raporların incelenmemesiyle. 35 insanın hayatını kaybetmesiyle. Askeriyle, MİT’iyle, hükümetiyle hepimiz bu katliamdan sorumluyuz. Çünkü hakikat tam karşımızda, yanı başımızda duruyor. Gözlerini açmış bizlere bakıyor...
“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu!”
İşte
bu dizelerdeki hakikat gibi bu ülkenin bir yurttaşı olarak, 35 sivilin
öldürüldüğü bu vahim olayda olayı anlama çalıştım. Gerçeğin peşinden
koştum. Tıpkı daha önce yaptığım gibi. Gördüm ki devlet içinde birileri
bilinçli ya da bilinçsiz artarda hatalar yaparak 35 sivili ölüme götürmüş.
Gördüm ki Başbakan’a “bağlı” MİT, “sorumlu” olan Genelkurmay, istihbaratlarda
yanılmış. Olayı araştırmamış, incelemeden köylülere bomba yağdırmış.
Dün
olduğu gibi bugün yine gerçeğin peşindeyim. Bu bir oyunsa, bu birilerinin
planıysa, bu oyunu bu ülkeye kim oynadı?
Sayın
Başbakan. Sıkça şu cümleyi kullandığınıza şahit olduk. “Ben Tayyip Erdoğan
olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak konuşuyorum.” Beklerdim
ki Cuma namazı çıkışı sonrası bu ülkenin Başbakanı gibi sorumlu bir konuşma
yapın. Ve isterdim ki “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de
adl-i İlahi sorar Ömer’den onu!” gerçeğinden hareketle, Adl-i İlahi adına
sorumluları ortaya çıkarın.
Ama
gördüm ki yanılmışım. Siz “cambaz” ve “böcek” cümleleriyle, bakışları
bulandırmayı, hakikatten uzaklaşma yolunu tercih etmişsiniz. Ve yine gördüm ki
dünkü grup toplantınızda benzer yöntemi uygulamaya devam ediyorsunuz.
Unutulmaması gereken bir nokta var; Hakikatin eninde sonunda ortaya
çıkacağı.
“Kasımpaşalı Tayyip Erdoğan’dan mı korkacağım” cümleleri sizi üzmüş. Cambaz ve böcek kelimelerinizden sonra, sinirlerime hâkim olmalıydım. Söyleyen kim olursa olsun...Kullandığım kelimeyi kendime yakıştıramadım, bundan dolayı sizden özür dilerim.Ancak, tıpkı daha önce yaptığım gibi hakikatin peşinden her zaman gideceğim. Hakikatin karşısında kimin durduğuna bakmadan ve de korkmadan...
Her
konuşmanızda aldığınız yüzde 50’lik oya vurgu yapıyorsunuz. Ve anlıyorum ki bu
sizin gerçeği görmenizi engelliyor. Dün de “Bu ülke bize yüzde 50 oyu
verdiyse ondan sen gocun. Her halde bu yüzde 50’den daha fazla akıllı değilsin”
dediniz. Doğru.. Bu yüzde 50’den daha fazla akıllı değilim. Çünkü 2007’den beri
oyumla o yüzde 50’nin içindeyim. Dün grup toplantısında şahsımı hedef alarak
söylediğiniz bir cümleyle yazımı bitiriyorum: “Kendinizi bir çek edin,
kendinizi bir kontrolden geçirin. Acaba biz nerede yanlış yapıyoruz...”
Yazının aslı: http://www.t24.com.tr/baransu-basbakandan-ozur-diledi/haber/189960.aspx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder