13 Aralık 2011

Cüppeli'ye Nuremberg Bakiresi

Akif Beki  Radikal
Her çeteyi Ergenekon yapılanması, her çeteciyi darbeci mi sanmalıyız sonra? Biraz merhamet yahu.
Ters giden bazı şeyler oluyor adliye haberlerinde. Görüp duyup da idraki afallamayanlara şaşıyorum. Fazlalıklar sizin de vicdanınıza batmıyor mu?
Futbolun şikecilerini illa bir ucundan Ergenekon’a bağlama gayretkeşliği, kulüp yöneticileri için yüzlerce yılı bulan fahiş cezaları haklılaştırma çabaları... Sahi, fazla gelmiyor mu bunlar size de?
Bir terslik yok mu bu işte? “Şike amaçlı çeteleşme suçu işlendi” deniyor. Anne katilinden daha mı ağır bir cezayı hak ediyor bu cürmü işleyenler?


Her çeteyi Ergenekon yapılanması, her çeteciyi darbeci mi sanmalıyız sonra? Organize suçların hepsi meşru demokratik sistemi cebren ve hile ile ortadan kaldırmaya yönelik midir? Başka amaçla, misal üç kuruşluk menfaat yahut basit bir uçkur davası için suç şebekesi örgütlenmez mi hiç bu memlekette? Cüppeli Ahmet namıyla maruf kişi, fuhuş olayına karışmış. Fuhuş yapmakla sınırlı değil ama üzerine atılan suç. Kadın ticareti yaptığı da söyleniyor. İthamı anlamadınız galiba. ‘Kadın satıcılığı’ denilen ‘fuhuş amaçlı insan ticareti’yle yani işin tüccarlığıyla da suçlanıyor.
Hayatımın hiçbir döneminde bana sempatik gelmedi bu zat. Tutucu toplumlar böyle habislikler üretir, onu da biliyorum. İkiyüzlüdür ahlakçılık, kendi mahreminde ahlaklı yaşamaktansa el âleme ahlak telkin ettirir.
Fakat insaf! Bu habisliği teşhir için alnına ‘kadın satıcısı’ lekesi mi sürmeli? Bu kadar aşağılamak fazla kaçmaz mı? Adamın ne habis bir adam olduğunu cümle âleme gösterip rezil rüsva etmek yasaların emrettiği bir kolluk görevi midir üstelik?
Ortaçağ kilisesinde, ‘meşrebi geniş’ insanları toplum içinde itibarsızlaştırmanın, adlarını kötüye çıkarmanın, kara çalıp utandırmanın başka yolları da denenmiş. Prag’daki Ortaçağ İşkence Aletleri Müzesi’nde görmüştüm. Tazir ve kınama cezasına hüküm giyen ‘ahlaksız’ların yüzüne çeşitli hayvan suretlerinde demir maskeler takılırmış. Meydanda günlerce o maskeyle teşhir edilmekmiş kınama cezasının infazı.
İşkence sanatının en nadide parçalarını sergiliyor bu müze. Engizisyon mahkemeleri, insan içine çıkamasınlar diye ayıplamakla kalmazmış hep. Kilise otoritesine karşı gelen cadı, büyücü, kötü ruhlu, habis ne kadar mücrim varsa canlarını çıkartarak itiraf ettirirmiş günahlarını.

Deri yüzen demir tırmıklar, çivili sanık sandalyeleri, bel kırma aparatları, biçer-döver makinesi gibi kol ve bacakta sağlam kemik bırakmayan tekerlekler, filistinaskıları, baş sıkıştıran mengeneler, giyotin cihazları, boyun kemiğini arkadan vidalı çivi ile sıkıştırıp kıran boyunluklar, odun ateşinde kızartmaya yarayan mekanizmalar, vücut germe aletleri, ağızdan huni ile su akıtarak boğma teknikleri ve daha nice hunharlık yöntemleri...
Voyvoda’nın envai çeşidi üretilen kazıklarından seçkin bir koleksiyon da var sergide.

Kazığa oturtulanların aldığı ceza, başka hiçbir şeyle mukayese kabul etmez. Eşi menendi icat edilmedi bir daha.
Gaddar bir ruhun azabı arttırmak için geliştirdiği soğukkanlı tasarımlar bunlar.

Nuremberg Bakiresi, en müstesnalarından biri. Akıl almaz bir vahşetin sanat eseri. İç astarı, sivri uçlu iri çivilerden yapılma kalın tahtadan bir kaftan. Diğer kafes tasarımlarına benzemiyor. Öldürmeden acı çektirmek için ince bir işçilikle tasarlanmış teferruatı.
Nuremberg Bakiresi’ne mahkûm edilen kişi, günlerce ayakta her yerine batan çivilerin ortasında inler dururmuş. Canını alması için yalvarıp yakarırmış tanrıya. Ama dört yanı kapalı olduğundan göğe yükselemezmiş feryadı.
Suç cezasız kalmasın, her mücrim müstehak olduğu cezaya çarptırılsın, hak hukuk yerini bulsun, adalet tecelli etsin, kanun koruyucunun elinden kimse kaçıp kurtulamasın, yapanın yanına kâr da kalmasın. Eyvallah da... “Kanun namına vur” deyince ‘kahpe’ misali taşlatarak öldürmek olur mu?
Caydırıcılığa kim itiraz ediyor. Fakat sahtekârların canilerle eşdeğer tutulması, suç tanımlarının zorlamalarla genişletilmesi, kusur ve kabahat işleyenin Nuremberg Bakiresi’ne hapsolmaktan beter edilmesi şart mı?
Biraz merhamet yahu! Azı gibi çoğu da zarar, ortası değil midir bunun karar?  

Hiç yorum yok: