O gündenberi kafamda ben böyle bir fotoğrafı yayınlar mıydım yankılanıyor beynimde. Bana facebook yada sitemde yazılan eleştiriler var, bir grup sadece şehit askerlere üzüntülerini bildiriyor ve bunu yapmayanlara da kızıyor. Onlara ölen insanlara üzülünmesi gerektiğini, aksi halde Kürt sorununun milliyetçi bakış açısına kayacağını ve hep “Ne kadar Kürt ölürse barış o kadar çabuk gelir…” yanılgısına sürükleneceğini, zaten yıllardır da bu hatanın yapıldığını anlatmaya çalıştım. Bir de arasıra bana gönderilen fotoğraflardan koymak istedim siteme ve facebook’a. Onlardan biri yeni geldi, belki fotoğraf yeni olmayabilir ama bakması bile zor. Bu kadar milliyetçi yazanlara hep bu fotoğraflardan göndermek istedim ama yapamadım.
Peki kadınlara neden yapılıyor bunlar, eğitimsizlikten deniliyor ki ben de buna katılıyorum. Ama bu eğitimsizlik İslamiyet’te matbaanın üçyüz yıl gecikmesiyle paralellik taşımıyor mu? O yüzden Kur’an’da kadınlar için yazılan ayetlerin bir kısmını örnek olarak almak istedim. Bu ayetlerden Müslüman erkeğin kadına nasıl baktığını görebiliriz belki.
Bakara Sûresi 187
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı.44 Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz.45 Allah (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikafta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar.
Buradaki ilginçlik, yaklaşıp yaklaşmamayı erkeğe söylemiş olması, kadın yaklaşmak isterse diye bişey akıllarına gelmemiş erkeklerin. Bunun nedeni de başka bir ayette geçiyor zaten.
Bakara Sûresi 223
Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize dilediğiniz biçimde varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak) güzel davranışlar takdim edin. Allah’a karşı gelmekten sakının ve her hâlde onun huzuruna varacağınızı bilin. (Ey Muhammed!) Mü’minler’i müjdele.
Ekinlik olarak görülüyor kadın, Kadın bir tarla, çocuk için yada erkeğin anlık gereksinimi için var, kadın sevişmek için yok. O yüzden oruç zamanı yada başka zaman kadının yaklaşımı yada istemi üzerine bişey yazılmıyor. Bu da kadını yeteri kadar aşağılıyor ve yalnızlaştırıyor bence.
Bakara Sûresi 228
Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hali (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah’ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helal olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Yani erkek boşadığında kadın 3 ay erkeğin barışıp barışmama kararını beklemek zorunda. Bir sonraki ayette de bu hakkın yani erkeğin geri dönme hakkını 2 kez olarak anlatıyor. Kadının meşru hakkı beklemek yani.
Nisa Sûresi 12
Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır.
Ne eşit bir paylaşım değil mi, kadını neredeyse hepten yok sayıyor.
Nisa Sûresi 34
Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. 12 Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı 13 korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.14 Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.
Bu hafif dövmenin ölçüsü ne acaba, gözü morarana yada kemikleri kırılana kadar mı? Bu hafifçe dövmede ölümler yanlışlıkla mı oluyor. Kimin kimden üstün olduğuna nasıl karar verilmiş, o da belli değil, zaten sadece erkek olmak yetiyor.
Nisa Sûresi 128
Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Kötü davranan kocayla neden uzlaşsın kadın, nesi daha hayırlı kadın için.
Daha örnek alacağım çok ayet var ama sanırım bunlar bile bizim nasıl bir toplum olduğumuzu, hep o söylenen “Geleneksel Türk Ailesi”nin tanımını yapmaya yetiyor. Türkiye’nin büyük bir kısmı bu ayetlerle büyüyor ve işleniyor. Kadınlara yapılan bu işkenceyi, zulmü tartışırken bunları göz ardı etmememiz gerektiğine inanıyorum. Ama birileri bunları yazar yada televizyonlarda tartışır mı, işte bundan emin değilim.
Not.Bu yazı Sol-Tartışma mail grubuna 11/10/2011 tarinde Ertuğrul Sevimbike tarafından gönderilmiştir.
Not.Bu yazı Sol-Tartışma mail grubuna 11/10/2011 tarinde Ertuğrul Sevimbike tarafından gönderilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder